Gönderi

196 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir fotoğraf gibi Oğuz Atay... Zaman geçer üzerinden tekrar tekrar bakarsın, okursun ve duygulanırsın. Aradan belki yıllar geçer ama hiç kaybetmez o ilk hissi... Çoğu zaman bir kitabı iki kez okumamama rağmen, Oğuzcum Atay'ın kitaplarını (neden yedi kitap diye sorgularken) alırım elime ve bir karıştırırım sayfaları... Sonra kendime engel olamam okumaya başlarım. İşte yine aynısı oldu. "Oğuz Atay'ın hikâyeleri, gündelik hayatı kavrayış derinliği, anlatım zenginliği ve okurunu alıp götürmedeki enerjileri bakımından romanlarından geri kalmıyor. Kitaba adını veren hikâyenin "korkuyu beklerken" kendini evine hapseden kahramanı, Atay'ın edebiyat güzergâhındaki farklılığının büyük kanıtlarından. Yazarın bu kitaptaki ilk hikâyeyle var ettiği "beyaz mantolu adam" da öyle. Tavanaralarına saklanan eşyadan, gazetelerin dert köşelerine gönderilen mektuplara kadar "Türkiye'nin ruhu"nu hep aynı maharetle kavrıyor Oğuz Atay." Kitap sekiz hikâyeden oluşuyor. 1. Beyaz Mantolu Adam, 2. Unutulan, 3. Korkuyu Beklerken, 4. Bir Mektup, 5. Ne Evet Ne Hayır, 6. Tahta At, 7. Babama Mektup, ve son olarak 8. Demiryolu Hİkâyecileri- bir rüya. Bunlardan üç tanesi mektup olarak yazılmış. Benim en beğendiğim hikâyeler kitaba adını veren Korkuyu Beklerken, Unutulan ve Beyaz Mantolu Adam oldu. Her hikâyede ayrı ayrı tutunamayan havası sezinleniyor zaten. Mektupların hepsini çok beğendim oldukça akıcıydı ki bana yazılmış gibi hissettim diyebilirim. Özellikle Korkuyu Beklerken hikâyesi hemen hemen
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
eseriyle aynı diyebilirim. Oldukça fazla benzerlikler mevcut bu roman ve hikâye arasında. Psikolojik tahliller olsun, kahramanın mutsuzluğu, çaresizliği ve en sonunda delirmeyle şizofreni arasında kalışı olsun genel olarak içerik aynı yani. Okudukça içine çekiyor insanı ve etkisi altında bırakıyor uzunca bir süre. Bunun yanı sıra Demiryolu Hikâyecileri ve Tahta At hikâyelerini pek beğenemedim ama bunun için puan kırmayacağım çünkü genel olarak kitap akıcı, yalın ve harikaydı! Son olarak, kitabı okuduğum sırada Doğukan Uludağ'ın "Korkuyu Beklerken" adlı tek kişilik oyunu vardı. Kendi eklediği yerler, değiştirdiği cümleler ve kitaptan oluşan sözlerle oldukça başarılıydı. İsminden de anlaşılacağı gibi Korkuyu Beklerken adlı hikâyeyi canlandırmıştı. Tiyatroya gitmeyi ve izlemeyi seviyorsanız (ve tabii Oğuz Atay sevdiğiniz yazarlardan biriyse benim gibi) bir şans vermenizi kesinlikle öneririm. Keyifli okumalar...
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,7bin okunma
·
197 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.