Gönderi

Yolda karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat ediyoruz, tehlikeden kaçınıyoruz diye, cezalardan kaçındığımızı zannederiz. Oysa içimizde de tehlikeler vardır. Kaza hayalimizden bile geçmeyecek bir yönden, içten, kalbimizden gelir. Gilberte'in söylediği, "İsterseniz boğuşmaya devam edelim" sözleri, iğrendirdi beni. Onu bu haliyle, belki kendi evinde, çamaşır odasında, Champs-Élysées Caddesi'nde yanında gördüğüm delikanlıyla birlikte hayal ediyordum. Bir süre önce kendimi kaygısızca mutluluk içinde yüzer zannetmekle ne kadar mantıksız davrandıysam, şimdi, mutlu olmaktan vazgeçmişken, en azından sakinleştiğime, sükûnetimi sürdürebileceğime inanmam da o kadar saçmaydı. Kalbimizde bir başkasının hayali sürekli olarak bulunuyorsa, her an parçalanabilecek olan tek şey mutluluğumuz değildir; bu mutluluk yok olup gittikten, biz ıstırap çektikten sonra, ardından, ıstırabımızı dindirmeyi başardığımızda, aynı mutluluk kadar yanıltıcı ve geçici olan şey, sükûnettir. Ben sükûnetime sonunda kavuştum tekrar; çünkü ruhsal durumumuzu, arzularımızı değiştirerek, bir rüya sayesinde zihnimize giren şey de yavaş yavaş dağılır; kalıcılık ve süreklilik hiçbir şeye bağışlanmamıştır, acıya bile. Zaten aşk acısı çekenler, bazı hastalar için de söylendiği gibi, kendi kendilerinin hekimidirler. Tek teselli istiraplarına sebep olan kişiden gelebileceği ve bu ıstırap o kişiden yayıldığı için, sonunda ilacı bu istirapta bulurlar. Bu ilacı, ıstırabın kendisi, belirli bir noktada kendilerine sunar; çünkü içlerinde evirip çevirdikçe, bu istirap, özlenen kişinin bir başka yanını gösterir onlara; bazen öyle iğrenç bir yanıdır ki bu, onu bir daha görmek bile istemezler, çünkü ondan hoşlanabilmek için, acı çektirmeleri gereklidir; bazen de öyle tatlı bir yanıdır ki, sevgiliye atfedilen hoşluktan onun adına şeref duyulur, bir umut ışığı çıkarılır. Ne var ki, içimde tekrar ortaya çıkan istirap sonunda dindiği halde, Mme Swann'a çok nadir olarak gitme isteği duydum. Çünkü seven ve terk edilen kişinin içinde yaşadığı beklenti duygusu -itiraf edilmemiş bir beklenti de olsa- kendi kendine değişir ve görünürde tıpatıp aynı da olsa, ilk halini tamamen zıt, ikinci bir hal izler. Birincisi, bizi altüst eden sancılı olayların devamı, yansımasıdır. Olabilecek şeylerin beklentisi korkuyla karışıktır; çünkü o sırada, sevdiğimiz kişinin tarafından yeni bir şey gelmedikçe, kendimiz harekete geçmek isteriz ve belki de bütün yolların önünü kesecek olan bir girişimin ne kadar başarılı olacağını pek bilemeyiz. Fakat kısa bir süre sonra, biz farkına bile varmadan, devam eden beklentimiz, daha önce de gördüğümüz gibi, artık yaşadığımız geçmişin hatırası tarafından değil, hayalî bir geleceğin umudu tarafından belirlenir ve o andan itibaren, neredeyse zevkli bir hale gelir. Üstelik beklentinin ilk hali, kısa da olsa bir müddet devam ettiğinden, bekleyiş halinde yaşamaya alıştırmıştır bizi. Son görüşmelerimizde hissettiğimiz acı hâlâ içimizde yaşamaktadır, ama uyuşmuştur artık. Onu yenilemeye pek hevesli değilizdir; üstelik şimdi ne isteyeceğimizi de pek kestiremeyiz. Sevdiğimiz kadının biraz daha fazlasına sahip olmak, zaten sahip olmadığımız şeyi bizim için daha gerekli hale getirmekten başka işe yaramayacak ve ihtiyaçlarımız tatminlerimizden kaynaklandığı için, her şeye rağmen, üstesinden gelinemez bir şey olarak kalacaktır.
Sayfa 198 - YKYKitabı okudu
·
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.