Gönderi

İki farklı yalnızlıktan bahsediyorum sana. İkisi de aynı şekilde söyleniyor, aynı isimle çağırılıyor; ikiz gibi lakin bambaşkalar. Birine mecbur kalıyorsun diğerini iradenle seçiyorsun. İraden ile seçebildiğin yalnızlık seni "Bir"ine götürüyor mecbur kaldığın yalnızlık O'nu senden götürüyor. Ve bazen yalnız kalmamak için direniyorsun. Dedim sana dua etmek "Bir'i var" diye haykırmaktır esasında. Yalnızlığını paylaşabileceğin tek bir kişi var esasında ve işte o vakit buluyorsun onu zaten. Sen de doğruyu söyle, yalnız kalmaktan korkuyorsun. Yalnızlığını bilen Bir'i var. Yalnızken de seninle olan Bir'i var. Bana bunları söyleten şeyi merak ediyorsun değil mi kârî? Söyleyeyim. Hani ismini çokça işittiğin bir Alman şair var ya; Goethe... Öldüğü vakit doktorlar göğsünde bir işaret görüyorlar, kendi eliyle yazılmış. Bir vakit anlayamıyorlar ne olduğunu bunun. "W" harfi olduğunu zannediyorlar. Lakin daha sonra dikkatlice araştırıp hem de şairin şark edebiyatına ve İslamiyet'e ilgisini de düşününce buluyorlar orada ne yazdığını. Arap harfleriyle "Allah" yazıyor. Tüylerin diken diken değil mi? Biliyorum. Benim de öyle. Şimdi ben diyorum ki bu şairin bu yaptığının tek sebebi olmasa da bir sebebi yalnızlığından kurtulma hâlidir. Zira yalnızlık boğar adamı. "Kimsem yok" demek can yakar. Muhtemel ki şair her vakit yanında "Bir"i olsun diye çizmiştir o yazıyı göğsüne. Yalnızken O'nu hatırlamak değil yalnızlığını O'nunla paylaşmaktır yaptığı. Şimdi düşün kârî; yalnızken mi hatırlıyorsun sadece O'nu, yoksa yalnızlığını O'nunla mı paylaşıyorsun? Zira ben de düşünüyorum. Çay, kârî? Çayın soğudu, tazelesen mi?
··
372 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.