Gönderi

Şarabımı Kim İçti?!
#165617869 Mayıs ayı öykü etkinliği. Ne zaman bitecek bu sabaha karşı uyanmalarım hiç bilmiyorum. Yine kanepenin sert köşesinde ensem uyuşmuş. Uyandıran da olmamış her zaman ki gibi. Gerçi bunu yapmamalarını ben söylemiştim onlara. Şimdi neden hayıflanıyorumki... Sakallarım da iyice uzamış ama benim onlara köpük sıkacak, jilet vuracak isteğimde yok. En iyisi mi şarabımı alıp masamın başına oturmak. Herkesin yaşamında onu en huzursuz anında dahi huzura götürecek bir zevki vardır. Kimimiz için bu balık tutmak kadar somut kimimiz için ise okuduğu bir dizeden taşan sanat doyumu kadar soyuttur. Eğer bana yaşamı çekilir kılan zevkler nelerdir diye sorsanız üç kelime ile anlatılacak kadar kısa süreyi çalarım kıymetli zamanınızdan: şaraplar, kahveler ve kitaplar.... Fakat bu evdeki varlığımın hiçliğini yine şişenin dibinde farkediyorum. Çarşamba günleri dergiye yazdığım yazılarımın karşılığı olarak kendim için sadece bir şişe Senfoni Kırmızı alıyorum ama bunun bile zevkine varmamı engelliyorlar. Yazmayı bile sadece bir iş olarak görmemi sağlamaları yetmezmiş gibi son kadehimi de fondiplemişler. İçmiyorum, içmeyeceğim, içemiyorum... Hadi bakalım, yazamıyorum da. Nasıl ödenecek bu faturalar, nasıl doyacak karnınız, peki nasıl el uzatacaksınız şarabıma söyleyin bakalım!.. Kimse uyanmasın diye sessiz hareket etme niyetim de yok oldu, odaların kapıları açık ama ben kapatıp sert bir şekilde girme hevesindeyim. E hadi bakalim engel olsanıza bana. Bunca değersizlikle başa çıkmak istemiyorum, bana bunu layık görmenizden de yoruldum belki artık. Her odada ayrı bir isyan, her uyanışta ayrı bir şaşkınlık gördükçe ben ele avuca sığmıyorum artık. Annemin delirdiğimi düşünmesiyle dizlerine vurması, abimin beni tokatlama çabası, kızımın gözyaşları içinde yatağını ıslatması, babamın yatalak hali ile bana nefretle bakması, o'su, bu'su, hiçbir şey'si umrumda değil artık. Ben sadece bir kadeh şarap ile yazmak istiyordum. Başkaları o satırlara değer verirken ben sizdeki yerimi hiçe sayıyordum. Biliyorum ve anlıyorum. Bu his biraz şey gibi, tüm sevdiklerinin olduğu bir kalabalıktasın, bir anda ayağın takılıyor ve paldır küldür düşüyorsun. Ayağa kalkmaya çalışırken bir yandan "sorun yok ben iyiyim" demenin peşindesin. Ama kafanı kaldırdığında o sevdiklerinin ilgisinin tamamen başka bir yerde olduğunu, hatta birinin yanından geçerken bir tekme vurduğunu hissediyorsun. Değersiz olmanın betimlemesi bu işte. Sizin gözünüzde ben buyum işte!.. Yattığım kanepeden aldığım bir kağıt parçası ile odamdan aldığım birkaç kıyafetin çantama koyulmasının ardından üzerimde hissettiğim ve umursadığım tek bir bakış vardı. Bakır saçlarının örgüsünün her bir kıvrımına aşık olduğum kadının gözlerindeki bakış. Nasıl bir değersizlikse işte o kadar bir umursamazlık yaşandı bu sabah... Bensiz daha değerlisiniz. Siz olmadan daha değerli olur muyum bilmem ama ben bunu yaşamadan savdım sıramı. "Yazmasam deli olacaktım." demiş Sait Faik... Ben delirdim, çünkü bu sabaha karşı yazamadım...
··
1.891 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.