Asimov’un 1966 yılında tüm zamanların en iyi serisi olarak Hugo ödülünü kazanan Vakıf serisinin yazım sırası olarak sonuncu, kronolojik olarak birinci kitabı olan Vakıf İleri kasım ayında okuduğum ikinci kitap oldu. Seriyi bitirmemle birlikte yazım sırasına göre okumanın çok daha mantıklı olduğunu söyleyebilirim. Zira Vakıf İleri’de serinin diğer kitaplarıyla ilgili sürpriz-bozan bilgilere rastlıyoruz. Aşağıdaki yazılar kitap içeriği hakkında olacak şimdiden uyarımı yapıyorum.
Zaman atlamasıyla başlayan kitapta psikotarih biliminin ve Vakıfların nasıl kurulduğunu adım adım okuyoruz. Günden güne çöken imparatorlukta kurumların laçkalaşması ve başıboşluk her yerde hissedilirken, çalışmalarını sürdüren Hari Seldon psikotarih bilimini istediği noktaya bir türlü ulaştıramıyor. Kitabın ilk kısmında Demerzel’in başbakanlığını yaptığı İmparatorluğa karşı demokrasiyi savunan Joranum ve tayfası ile uğraşan Hari Seldon, manevi oğlu Raych ile birlikte komplonun önüne geçmeye çabalıyor. İkinci kısım I.Cleon’a komplo kurmanın planlarını yapan Joranum takipçileri ile artık başbakan olan Hari Seldon mücadelesini anlatmakta. Üçüncü kısım Dors Venabili’nin Hari Seldon’a yönelik bir komplodan şüphelenmesi ve bu konuda yaptığı soruşturmayı işlemiş. Son bölüm ise Hari’nin torunu Wanda ve onun sahip olduğu yeteneklerden yola çıkarak 2. Vakıf’ın temellerinin nasıl atıldığı ile ilgili.
Vakıf serisi okuması çok keyifli, zaman zaman şoka uğratan konusuyla bizlere müthiş bir yolculuk sunuyor. Orijinal üçlemede Asimov’un acemiliğini hissediyoruz. Ancak devam kitapları ile resmen sınıf atlayan bu seriyi bilimkurgu seven sevmeyen herkese öneririm. Vakıf’a hüzünle veda etsem de Asimov serüvenim yine aynı evrende geçen ancak çok uzun zaman öncesini anlatan Robot serisi ile devam edecek.