DİPÇE :
Neden savaşılır: Barış içinde yaşamak için mi?
Bu kitap, Wehrmacht’ı aşağıladığı ve savaş karşıtlığı yaptığı gerekçe gösterilerek:
“Dünya savaşı askerine edebiyat yoluyla ihanete karşı, toplumun kahramanlık ruhunu yaşatmak adına Erich Maria Remarque’ın kitabını ateşe atıyorum” çığlığı ile, Almanya’da 1933 yılında, Nasyonal Sosyalistler tarafından ateşe atılıp yakılır.
Oysa zaman, savaşın anlamsızlığını ve kötülüğünü dillendiren Erich Maria Remarque'nin kitaptaki sözcüsü Paul'ün sesini her daim çınlatmada vefakar davranacaktır.
Bu kitap; ailelerinin ve öğretmenlerinin nazarında kahraman olma fikriyle cepheye gelen gençlerin, savaş öğretisi ve algısı ile gerçekliğin çeliştiği anlarda uğradıkları hayal kırıklığının çığlığıdır. Nitekim Paul:
“…bütün dünyayı şu yatağın başına toplamalı, demeli ki: – İşte Franz Kemmerich on dokuz buçuk yaşında; ölmek istemiyor, kurtarın onu!
der.
Gecenin Sonuna Yolculuk'ta Celine: Almanlar bize ne yaptı, diye diye dibe çekilirken, karşı cepheden Remarque seslenir:
Fransızların çoğu da bizim durumumuzda. Bizim gibi onlara da soran olmadı.
"Eee, o halde harp neden oluyor ?" diye sorar Tjaden. Kat omuz silker:" Bazı adamlar var ki harp onların işine yarar."
Birer masum öğrenciyken sevdiklerini,hayallerini ve değerlerini kaybetmiş; savaşın yeniden yarattığı kendilerine yabancı bireylere dönüşmüş bir kuşağı şu cümlelerle betimler yazar:
Biz bugün gençliğimizin ülkelerine seyyahlar gibi gidebiliriz. Biz gerçeklerde kavrulduk; farkları tüccarlar, mecburiyetleri de kasaplar gibi biliyoruz. Biz artık o eski tasasızlar değiliz; biz şimdi müthiş vurdumduymaz olduk. Ölmeyeceğiz ama, yaşayacak mıyız?
Kimsesiz çocuklar gibi bırakılmış, yaşlı insanlar gibi görmüş geçirmişiz; kabayız, üzgünüz, satıhtayız… galiba mahvolmuşuz.
"Çelik Fırtınalarında", "Gecenin Sonuna Yolculuk" ve "Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" kitaplarında aynı temanın farklı üsluplarda terennümünü okuruz. Benim duygularıma en çok temas edeni bu kitap oldu.Bambaşkaydı.