Gönderi
Spoiler içerir…!
Çiftçilikle uğraşan anne babanın zor şatlar altında Ziraat fakültesine gönderdiği oğulları William Stoner’ın bir ömrü.. Edebiyatla tanışan Stoner fakülteyi bırakır. İlk sayfadan itibaren biliyoruz aslında hikayeyi; biraz sıkıcı biraz iç karartıcı ilerlese de okudukça sizi içine alan müthiş bir kitap. Sıradan bir hayatın bile anlatılmaya değer hikayesinin olduğunu bizlere gösteriyor Stoner.
*Birinci Dünya savaşı ile başlıyor. Savaşın etkilerini görüyoruz. William da İkinci Dünya savaşının da başlamasıyla tam olarak ne olduğunu anlamaya başlıyor.
Evliliği, yakın arkadaşları, düşmanlıkları ve yeniden gelen aşkını varoluşsal çerçevede anlatmış ve geç keşfedilmiş bir eser Stoner.
Birkaç başlıkta kitabı özetleyecek olursam:
*Genel olarak öğrenmenin, okumanın saf sevincini, aşkını öyle güzel anlatıyor ki durup şey diyorsunuz; ne çok okunacak kitap var ve ne kadar az zamanım var.
*Evliliğinde hayal kırıklığı yaşayan Stoner’ın Katherine’le yasak aşkını gözleriniz dolarak farklı bir sonu olsun lütfen diyerek okuyorsunuz ama yaklaşan sonu tıpkı onlar gibi hüzünle bekliyorsunuz.
*Bir diğer konu William’ın karısı Edith ve kendisi arasındaki kontrast durumlar olması. Kendi babasının bir deri bir kemik olması ve çalıştığı için ölümünün doğal olması Edith’in babasınınsa kilolu tasvir edilmesi sonunun da finansal sebeplere bağlı olarak intiharla gelmesi gibi gibi…
*Ve kızı ile son anlarındaki diyaloğu ve duygu yoğunluğunu kelimelerle ifade etmek çok zor.
*Kitabın son satırında ise Stoner’ın gerçek aşkına tanık oluyoruz.
Kampüs romanları seviyorsanız bu kitabı da seveceğinizi düşünüyorum. Keyifli okumalar:)
·
574 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.