Holokost’un binlerce, milyonlarca öyküsü var. Hepsi de çirkin, hepsi de akıl almaz, hepsi de korkunç!!!
Farklı bir kurgusu ve dili var. Oldukça sert ve etkileyici. Öncesi, kendisi ve sonrasına dair uzun bir dönemi kapsıyor üstelik. 9️⃣
“Zamanı gelip de Hitler sırtımıza bindiğinde, yani eyere oturup bize: Deh!.. dediğinde, Slavitzki'yle ben hemen ilk dükkana koşup iki şık üniforma ve iki çift parlak çizme al dık, konçlarını sıkıca bağladık, sarhoş olduk, sokaklarda yal paladık, her köşede halk düşmanlarını döven üniformalı gruplara rastladık, onlara yardım ettik, biz de dövdük, terle dik, geğirdik, güldük, otuzbir çektik, osurduk... müthiş bir eğlenceydi diyebilirim size.
“Eski Almanca öğretmenim Siegfried von Salzstange bana bir seferinde: "Max Schulz, Kahverengi SA'da, iyi osurabilen herkes bir yer bulur. Ama SS'te bulamaz!" demişti. - Çünkü SS Siyah Püritenler'in birliğiydi, yeni Almanya'nın elit taba kasının. Max Schulz gibi beyefendi görünümlü olmayan, alt insanlara benzeyen farecikler içindi. . . aynen öyle, başka tür lü değil... halk katliamının ahlaki yanını anlamayacak gibi görünenlerin... hiç anlamayanların... bunlar için SS'e girmek kolay olma dışında her şeydi”
“Ben b u öğleden sonra hep b u sözcüğü düşündüm . Biz Ya hudilerin yaydığı ışık nedir? Birbirimize rastladığımızda ru humuzun burunlarıyla kokladığımız ve tanıdığımız şey ne dir? Nedir bu gizemli şey? Nelerden oluşuyor? Geçmişimiz mi? Olağaüstü tarihimiz mi? Babalarımızdan kalan miras mı? Tann'yla olan bağımız mı? Çilemiz mi? 2000 yıllık sürgünümüz mü? Kudüs'e duyduğumuz özlem mi?”