Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

576 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitap başka, hayat başka! Tiksindim kitaptan da hayattan da!
Bugüne kadar yapılmış bütün listelerde ilk 10'a girmeyi başarmış
Üç İstanbul
Üç İstanbul
! Ah İstanbul! Ulan İstanbul! Süleyman Çakır tabiriyle "Ne güzel İstanbul be!" Güzel mi? Haydi hep birlikte görelim. İncelemeye başlamadan önce -aslında epey yol aldım bile- birkaç uyarıda bulunmak istiyorum: Yola çıkarken okumayın. Mide bulantınız artabilir. Bayramda okumayın -ki ben o hatayı yaptım- sürekli sevapla günah arasında geçiş yaptığınızı hissediyorsunuz. Ve son olarak da "Çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklayın!" Hani TV programlarında diyor ya "olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar" diye. Bu kitap için oldukça yerinde sanırım. Yanlış anlaşılmasın, eleştirilerim yazara değil. Belki gördüğünü yazdı, belki o dönemde küf kokuları vardı, belki büyük oranda iyimser bile yazdı ama gerçekten yenilir yutulur cinsten değil anlatılanlar. Her kahramanda bir aşağılık olma durumu, çıkarcılık, aldatma mevcut. Kimin kiminle yattığını, kiminle kalktığını, kimden çocuk aldırıp kime aşkla baktığını çözmekte o kadar zorlandım ki... Velhasılı kelam, oldukça yıprandım okurken. Bunları bırakalım şimdi... Neden mi Üç İstanbul? İstanbul'un üç farklı dönemi Muharrir Adnan karakteri merkezinde ele alınmış. -İstibdat İstanbul'u -Meşrutiyet İstanbul'u -İşgal İstanbul'u Öyle dönemler ki zengin uyuduğun gecenin sabahında fakir olabiliyor, yoktan bir günde zengin olabiliyor, ertesi gün dilenecek duruma geliyorsunuz. Gün neredeyse oraya geçme peşinde herkes. İnsanlar statülerine göre ayrılmış. Tüm ilişkiler çıkar üzerine kurulu? Hiç mi iyi insan yok bu romanda? 600 sayfada belki 6 satırda karşılaştım diyebilirim. Hatta sayfa sayfa
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
'ü bekledim. Ama çıktı karşıma: "Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.." (s. 460) Felsefe, sosyoloji ve insan psikolojisi açısından da incelenmeye değer bir eser aslında: Gerçek sevgi nedir? Bir insanın sevgisi durumdan duruma değişiklik gösterir mi? Bağlandığımız şey gerçekte nedir? Sevgi elde edince artar mı biter mi? Eser bu sorulara cevap veriyor diyemeyeceğim ama. Aksine daha da karışık hale getiriyor her şeyi. Son günlerde şunu çok duydum: Eskiden her şey daha güzeldi. Öyle miydi sahiden? Sorun şu dönemde ve şu insanlarda mı? Ya da ne kadar eskiden güzeldi? Bir öğrencim kendileri hakkında yapılan Z kuşağı tabirinden rahatsız olmuş: "Hocam bizden sonra gelen kuşağın ismi ne olacak acaba?" Diye sordu. Sahi sorun kuşakta mı yoksa her dönemin kendine özgü güzellik ve iğrençlikleri var mı? Hep olumsuz şeylerden bahsettim. Bu kitap neden kıymetli ve neden okunmalı? Üç farklı dönemi ve o dönemde yaşayan insanların bakış açılarını yansıtıyor. Abdülhamit Dönemi, İttihat ve Terakki, Hürriyet ve İtilaf, Meşrutiyet, düşman işgali... Hatta okumadan önce bu dönem ile ilgili küçük bir araştırma yaparsanız okuduklarınız zihninizde daha iyi oturur. İnsan ömrü ne kadar kısa dimi?
Mai ve Siyah
Mai ve Siyah
romanını hatırlattı okurken. Ömrünü bir kitabı yazmaya adıyorsun, ömür bitiyor, kitap bitmiyor. Ömrünü sevgiye adıyorsun. Buldum sanıyor, yanılıyorsun. Ömrünü beklemeye adıyorsun, beklediğine ulaşsan bile ne kadar geç oluyor bazen... Hatta "bazenler çoğalıyor bazen".
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
'ı sever misiniz? Çok sevdiğim dizilerinde der ki: "En fazla bir yıl sürer, Yirminci asırlarda, Ölümün acısı..." O kadar da sürmüyor belki de. Bir Ajda şarkısında dediği gibi: "Kimler geldi, kimler geçti hayatımızdan." Ya geçip gittiler, ya da göçüp gittiler. Biten bir kitabın bıraktığı histen çok daha fazlası kalmadı geriye. Kitabın son paragrafı öyle çok şeyi anlatıyor ki -kitabı okuyacak olanlar incelemeyi burada bıraksın lütfen, spoiler niteliğinde kalanı- eser boyunca kitabı sinirle okumuş olsam da o anda gözümden yaş geliyordu neredeyse: "Süheyla zarfı göğsünün içinden çıkardığı Adnan'ın resmiyle kalfaya verdi. Çocuğun odasına koştu. Kalfa ar­kasından soruyordu: "Bunları da yakacak mıyım, küçük hanım?" Süheyla sofadan haykırdı. "Evet." Önce cismimiz, Sonra resmimiz, En son anılarımız yok olacak. "İnsanlara mazisinden ne kadar az şey kalı­yordu!" (s. 506) Ne beyliğimiz kalacak, ne paşalığımız. "Sonra arkasına döndü; hayatına baktı: Başkasının dene­cek kadar kendisinin olmayan hayatına!" (s. 519) Hatta belki de sevecekler ardımızdan böyle bir günde ölünür mü diye... "Bu memleket ne tuhaftır Altes! Vaktiyle şu Adnan Bey nezle olsa, bütün Beyoğlu duyardı. Halbuki cenazesinde, ölü de dahil olarak on kişiyiz." Böylelikle
Eyüpsultan Belediyesi
Eyüpsultan Belediyesi
'nin tüm yarışma kitapları bitmiş oldu. Hepsini de elimden geldiğince siz değerli okurlar için incelemeye çalıştım. Paylaşım ve yorumlarınızla varlığınızı hissettirirseniz minnettar olurum. -Şimdiden paylaşan herkese bir teşekkür borcum olsun.- "Gözlerini kapamazsa, kimse hayatta güzel rüya göremezdi." (s. 333) Güzel rüyalarda buluşmak dileğiyle. Sevgiyle, huzurla, kitapla kalın.
Üç İstanbul
Üç İstanbulMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayıncılık · 20202,425 okunma
··
11,1bin görüntüleme
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Yarışma kitapları bittiğine göre gönlüme göre okumaya devam edebilirim! 😊
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Umarım kitabın kaderiyle oynamamışımdır.
Merve Ö. okurunun profil resmi
İki senedir kitaplığımda bekliyor ve bir iki sene daha bekletsem mi diye düşünmüyor değilim şu an. 😂
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.