Gönderi

9 tane İ
O zaman nasıl hareket etmeliyiz? Cihat ibadetini en iyi şekilde nasıl yerine getirebiliriz? Bunun için 9 tane "İ"yi çok iyi bileceğiz. Nedir bunlar: İnanç sahibi olmalıyız; güçlü bir imana sahip olmayan, zorluklar karşısında mücadelesini sürdüremez. İhlas sahibi olmalıyız; mevki, makam, şan, şöhret peşinde koşmamalıyız. Riyadan uzak bir şekilde Allah rızası için çalışmalıyız. İttika sahibi olmalıyız; Allah'tan başkasından korkmamalı, fikrimiz sorulduğunda çekinmeden doğruyu söylemeliyiz. İttifak içinde olmalıyız; birlikte olduğumuz arkadaşlarla ihtilafa düşmemeli ve çekişmemeliyiz. Çünkü hoşgörülü olmak kemalattandır. İyi ahlak sahibi olmalıyız; gıybet, dedikodu, haset, kibir, kin, iftira gibi hasletlerden uzak durmalı ve kulis yapmamalıyız. Bu, nefse esir olmakla değil, nefsi terbiye etmekle mümkündür. İhsan sahibi olmalıyız; bize verilen görevi en güzel şekilde titizlikle yapmalıyız. İstişare ile çalışmalıyız; benim dediğim olacak diye tutturmamalıyız. İstişarede fikrimizi söylemeli, irfan sahibi olmalıyız. İrfan, "Benim düşüncem de yanlış ola- bilir." demekle başlar. İtaat etmeliyiz; alınan kararları yerine getirme konusunda başkana itaat etmeli, aksaklık göstermemeliyiz. İstikamet sahibi olmalı, cihat ederken İslam'ın diğer emir ve ibadetlerinin tamamına riayet edip ibadetlerimizi terk etmemeliyiz. Bunlara ilaveten bir de "sadakat" vardır. Sadakat ise zoru görünce kaçmamak, cazip makam ve menfaatlere kanmamakhr. Bütün bu mücadeleyi yaparken üç temel gerçeği asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Biz bunları "üç çivi" olarak tanımlıyoruz. Birinci çivi; İslamsız saadet olmaz. Buna "İslam çivisi" diyoruz. Kur' an-ı Kerim' de en son inen Maide Suresi'nin 3. ayeti kerimesinde bu açıkça ifade edilmiştir: "İşte bugün dininizi kemale erdirdim, böylece üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'a razı oldum." İkinci çivi; şuursuz Müslüman olmaz. Buna "şuur çivisi" diyoruz. Şuur: Hayrı ve şerri birbirinden ayırmak, batıldan kaçınıp Hakka tabi ve taraf olmaktır. Namazda okuduklarıyla dışarıda yaptıkları aynı olmayanlar, şuursuz ve sorumsuz insanlardır. Her gün 40 rekat namazın her rekatında Fatiha-i Şerif okuyoruz. Çünkü Fatiha' sız namaz olmaz. Fatiha' da ne diyoruz? "Gayri'l-mağdubi aleyhim vele'd-dallfn." Cenabı Allah bize neden günde 40 defa bu sözü söyletiyor? Nedir bunun manası? "Ya Rabbi sakın bizi sırat-ı müstakimden ayırma. Bizi gazap ettiklerinin yoluna saptırma. Dalalete düşenlerin yoluna kaydırma!" Gazap ettikleri kim? Yahudiler, Siyonistler ... Dalalete düşenler kim? Hristiyanlar, Haçlı emperyalistler ... Kim söylüyor bunu? İslam alimleri. Sen namazda 40 defa "Ya Rabbi beni sakın Yahudilerin ve Hristiyanların yoluna saptırma!" diyeceksin, ardından selam verdikten sonra gidip "Ben Türkiye'yi avrupa Birliği'ne sokacağım." diyeceksin. ABD ve İsrail ile stratejik ortak olacaksın. 11 asır boyunca yeryüzünden hakkı ve adaleti temsil etmiş bir medeniyeti bırakıp Batı'run peşinden koşacaksın. Yahu sen namazda Allah' a ne söz veriyorsun, selam verdikten sonra ne yapıyorsun? Sen ne dediğinin farkında mısın Ey Müslüman! Üçüncü çivi; cihatsız İslam olmaz. Buna "cihat çivisi" diyoruz. Cihat; "emri bil ma'ruf, nehyi anil münker"yapmakır. Hayrı emretmek ve yürütmek, şerri yasaklamak ve ortadan kaldırmak için gerekli şartları, imkan ve iktidarı hazırlamaktır. Bu konuda başarıya ulaşmanın en önemli unsuru teşkilatlı ve organize bir şekilde çalışmaktır. Teşkilat vücuttaki sinir gibidir. Ortalama 70 kiloluk bir insandaki sinirlerin ağırlığı, sadece 70 gramdır. Ancak, bu 70 kiloluk vücudu ayakta tutan, o 70 gramlık sinirdir. Teşkilat, bir cemiyetin sinir uçlarıdır. Organize olmuş çok küçük toplulukların, birbirinden habersiz milyonlarca kitleden daha güçlü olduğu aşikardır. Bir insanın tek başına bütün bu hizmetleri yapması mümkün olmadığına göre, hep birlikte ve teşkilatlı çalışmak mecburiyetindeyiz. Bunun için disiplin ve ciddiyet şarthr. Teşkilahn her kademesindeki çalışmalarda tertip, düzen ve disiplini sağlamak zorundayız. Tertipsiz, düzensiz ve disiplinsiz bir çalışma asla sonuç getirmez. Niçin çalışhğıru gerçekten kavrayan bir dava adamı, işinde ciddi olur. Hizmetle ilgili kendisine verilen görevi canla başla yerine getirmek için bütün gücüyle gayret eder ve mutlaka zafere ulaşır. Cenabı Hakk'ın en sevdiği insan, sorumluluğunu bilen ve "kendi görevini en iyi şekilde yerine getiren insandır. Biz, başkalarının değil, kendi muhasebemizi yapmak ve hesabımızı sağlam tutmakla mükellefiz. Davası olan bir Müslüman için teşkilatı veya bulunduğu yerdeki görevini ciddiyet ve titizlikle yapmak "İhsan" makamıdır. Allah'ın rızası, cihat teşkilatı içindeki zahiri rütbe ve rağbete göre değil,üstlendiği görevi üstün bir gayret ve samimiyetle yapmaya bağlıdır. Teşkilatlar, insanların sosyal, kültürel ve siyasi alanlarda organize olmasını sağlar. Bu nedenle insan aileden devlete kadar, çeşitli sosyal ve siyasi kurumların üyesidir. Teşkilatlarımızın temel amacı, başta bu ülkede yaşayan insanlar olmak üzere tüm insanlığın saadetini temin etmektir. Bu nedenle Milli Görüşçülerin en önemli görevi; saadetin beş temel şartı olan barış ve kardeşlik, hak ve özgürlükler, adalet, refah ve saygınlık alanında vatanımızı yaşanılabilir örnek bir ülke haline getirmektir. Tabii ki bu sonuca kendiliğinden ulaşılamaz. Siyasette hiçbir şey tesadüfi değildir. İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. Başarılı olmak ise birlikte, planlı ve disiplinli bir çalışmayla mümkündür. Teşkilat ise bunun olmazsa olmaz koşuludur. Teşkilat faaliyetlerinde gayemize ulaşmak için belirlediğimiz gündem çerçevesinde çalışılır. Bir işi başarmanın aşamaları vardır; İnanç, bilgi, plan, program, kadro, takip ve intaç, yani sonuçlandırma. Önce bir işin yapılıp başarılacağını kesin olarak inanmak gerekir. Sonra o iş için gerekli olan bilgiye sahip olunur. İşin genel planı yapılır. Nerede nasıl uygulanacağı programlanır. Bu programı yürütecek uygun nitelikte vasıflı kadrolar belirlenir. İşi başından sonuna kadar takip etmezseniz, işin kontrolünü sağlayamazsınız. Ve intaç. Yani işi tam olarak sonuçlandırmak, bundan emin olmaktır. Bir teşkilat faaliyetinde önce problemi bilmek, teşhis etmek, çözümü ortaya koymak gerekir. Planlama,koordinasyon, kontrol ve üretim aşamalarında başarılı olmanın şartı da başkanın isabetli ve etkili karar vermesine bağlıdır. Karar verme, alternatifler arasından en verimli olanı seçmektir. İhmal edilen ve zamansız verilen karar, teşkilatın başarısını azalhr. Bu bakımdan modele uygun çalışmak başarı için kaçınılmazdır. Model çalışmanın esası da her kademedeki teşkilat mensubunun işini severek ve benim seyerek bir dava şuuruyla yapmasıdır. Şuurlu bir şekilde görevini yapacak kişinin de elbette görevini iyi kavramış olması ve bu görevi aksattığı zaman ne gibi zararların ortaya çıkacağını bilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan her kademedeki teşkilat mensuplarının eğitimli olması başarımızın temelini oluşturur. Güneş doğduğunda nasıl karanlıklar yok oluyorsa dünyamızdaki her türlü baskı, zulüm ve haksızlık da inananların çalışmalarıyla yok olacaktır. İnanıyorsanız en üstünsünüz. Zafer ise elbette inananlarındır ve zafer yakındır. İşte bizim davamız budur. Ne mutlu bu hak davada canla başla koşanlara.
Sayfa 32 - 32 33 34 35 36 37Kitabı okudu
·
310 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.