Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hani kardeşiniz sağanak altında ıslanırken şemsiyenizi onunla da paylaşınca huzur bulursunuz ya; işte bunun gibi, Osmanlı insanı da kendisi gibi inananlar başta olmak üzere, tüm insanları "insanlık ekseni"nde kendine kardeş sayan bir hayat görüşü çerçevesinde, şemsiyesini, muhtaçları hayatın sağanaklarından koruyacak şekilde açar, imkânlarını diğer kardeşleriyle de paylaşırdı. İşte bu "şemsiye harekâtı" kubbeye dönüştü ve kubbeler mabetlerde taçlaştı. Tanzimat öncesinden başlayarak gelen Batılılaşma süreci içinde, tümün bir parçası olan geleneksel alfabemizden vazgeç mekle, sadece birkaç harften vazgeçmedik, böyle bir bütünlüğü bozduk... Ya da böyle bir bütünlükten koptuk. O günden bu yana savruluyor oluşumuzda bu kopuşun rolü yok mu sanıyorsunuz? Gördüğünüz gibi, alfabe değiştirmek basit bir şey değil! Çünkü alfabe olmayınca müzik olmuyor, edebiyat olmuyor, sanat olmuyor, mimari olmuyor... Dilin bile eski zenginliğini koruyamıyorsunuz. Hani derler ki, "Başkasının yürüyüşünü taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü de unuttu" diye... Aynı şaşkınlıktayız. Batılılar gibi yürümeyi bir türlü öğrenemedik. Kendi yürüyüşümüzün ritmini de unuttuğumuz için yürüyemez olduk. Zaman zaman eski değerlerimizde hamleye kalktığımız oluyor, ancak eski değerlerimizin tümüyle barışamadığımızdan dolayı, aradan bir süre geçince bir sebeple tekrar yere kapaklanıveriyoruz. Konu eski alfabeye dönme konusu değil artık; onu hayatımı zın bir parçası sayıp onunla birlikte var olan estetik dünyamızı yeniden inşa etmek... Hat, tezhip, ebru, çeşm-i bülbül gibi yaşlı larımız tarafından ihmal edilmiş özelliklerimizin, gençlerimiz ta rafından ihya edildiğini görmek beni çok mutlu ediyor ve gele cek açısından da umutlandırıyor.
Kayıtdışı Tarihimiz
Kayıtdışı Tarihimiz
·
222 görüntüleme
Evvâhe okurunun profil resmi
O günden bu yana savruluyor oluşumuzda bu kopuşun rolü yok mu sanıyorsunuz? Bu cümle yürekleri dağlatmaz da ne yapar...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.