Gönderi

263 syf.
·
Not rated
Reşat Nuri Güntekin'in Yeşil Gece romanı "milli edebiyat" dönemi romanları arasında önemli bir yere sahiptir. Yazar Yeşil Gece'yi 1926'da yazmış fakat eser 1928'de yayımlanmıştır. 1926'da artık süreç bitmiş, cumhuriyet kurulmuş, halifelik kaldırılmış, devrim kanunları yürürlüğe konulmuş, ciddi bir tasfiye hareketi başlamıştır. Yazar ise romanda aktardığı dönemi daha önce kendi yaşamıştır. Reşat Nuri; Yeşil Gece'de, Şahin Bey üzerinden, idealist Müslüman bir gencin dönüşümünü, bir devletin dönüşümü ile eşzamanlı olarak aktarmaktadır. Şahin Bey İslam sancağının idealist hir neferi olarak yola çıkar uyanık ve zeki bir gençtir. Bilinçlendikçe içinde bulunduğu ortamı ve İslam'ın insanlara sunduğu hayat düzenini sorgulamaya başlar. Bu yüzden kafası karışır.Bunalımdan kurtulmak için pek çok müderrise sorularını, çelişkilerini yöneltir fakat tatmin edici cevap alamaz. Sorununu, medrese kökenli değil aydın kökenli bir insanla paylaşır ancak yine hayal kırıklığına uğrar. Böylece imanını kaybeder. Medreseden ayrılır. Dar'ul-muallimde okuduktan sonra "yeni mektep" hocası olur. Anadolu'ya giderek ordaki çocukları, kendisinin düştüğü iman bunalımından kurtarmayı amaç edinir. Yeni nesilleri bilimin gerçeklik ve aydınlığında eğitecektir. Israrla Anadolu'ya gitmek ister ve İzmir'in Sarıova İlçesi'ne atanır. O bölgede 31 Mart Vakası'ndan kaçan softalar, medreselerin ve İslamî ilimlerin ihya edilmesi gerektiğini düşünen aşırı tutucu tipler, Balkanlardan gelen göçmenler ve İttihatçılar, Türk-İslam sentezcileri, cahil, aşırı dindar halk, derin devleti temsil edenler vardır. Yazar romanı bu tiplerle kurgulamıştır. İşgal felaketi gerçekleştiğinde bu insanların nasıl tavır alacaklarını da göstermek ister. Sarıova'da bir de gazete çıkıyor olması önemlidir. Böyle bir ortamda Şahin Bey gericiliğe karşı mevzi edinmeye çabalar, halktan ve aydın kesimden kişilerle ittifaklar kurmayı önemser. Bu proje bir aydın projesidir ve halkı kurtarmaya yöneliktir. Yunan işgali döneminde, önce Sarıova'yı terk etmeyi düşünür fakat sonra vazgeçer. İşgalcilere cephe almamış gibi görünerek aslında Kuva-yı Milliye'ye çalışır. İstiklal Savaşı sırasında Sarıklı Mücahitlerdenmiş kimliğini üstlenir ve Şahin Hoca olarak itibar kazanır. Daha önce çıkarıp attığı sarığını tekrar başına koyar ve din adamı kimliği ile milli kuvvetlere hizmet de bulunur. Ancak bir buçuk yıl sonra ifşa olur, işgal kuvvetlenince yakalanıp bir adaya sürgün edilir. On yıl kadar sonra sürgünden kasabaya döndüğünde Sarıova'da bambaşka bir gerçekle karşılaşır. Daha önce mücadele ettiği gericiler kafalarındaki sarığı atıp fötr şapka giymişler, sakalları kesmiş, yeni düzene ayak uydurup kasaba ileri gelenleri olmuşlardır. Eğitim bile onların eline, insafına kalmıştır artık. Siyasetin gerici, dinci eşrafla işbirliği içinde olduğunu, aslında hiç bir şeyin değişmediğini görerek hayal kırıklığına uğrayan Şahin Efendi kasabayı terk etmekten başka çare bulamaz. O yıllarda genç Türkiye Cumhuriyeti önemli bir sorunla, gericilikle karşı karşıyaydı. Çünkü yobazlıkla henüz ciddi bir hesaplaşma yapılmamıştı. Romanın dayandığı temel görüş, hurafelere dayalı dinin kitleleri uyuşturduğu ve aydınlanmaya engel olduğudur. Zaten "Yeşil Gece" de adını, zayıf, titrek bir yeşil ışık yayan türbe kandillerinden alır. İlin ve nur denilen şey, bu sisli ışığa benzer ve sadece mezarları, kasvet ve ümitsizlik veren şeyleri aydınlatır. Dinci Siyaset bu hikâye üzerinden romana eleştirel bir bakışla aktarılmıştır. Aynı zamanda Reşat Nuri'nin içine doğduğu Osmanlı İmparatorluğunun oturduğu dinsel zemin hakkında da ciddi bir saptamadır. Reşat Nuri bir kasabanın memuriyeti dolayısıyla Ege Bölgesi'nde pek çok şehri gezmiş, 1940'larda CHP'den Çanakkale mebusluğu yapmıştır. Laik-seküler terbiye ile yetişmiş olmasına rağmen gençliğinden başlayarak dinle, İslam ile ilgilenmiştir. Yeşil Gece'den ve diğer eserlerinden yola çıkarak bakarsak İslamcılığın politik nüanslarını, ilgili pek çok kesimden daha iyi ayırt etmiş olduğunü görebiliriz. İslamî tabanı, İslamcı siyaset yapanlar arasındaki farkı doğru biçimde seçebilen tek yazardır da diyebiliriz. Türk-İslam sentezcilerini, kaba softaları, İttihad-ı İslamcıları birbirlerinden ayırmış ve ayrı ayrı değerlendirmiştir. Yeşil Gece'nin bir propaganda kitabı olduğundan ya da bunu yazmaya zorlandığından söz edilmiştir. Ancak yazar romanın başkahramanı Şahin Bey ile kendisi arasına ciddi bir mesafe koyar. "Asıl değişmesi gereken kafalar" derken de kurtarıcı rejim olarak ideolijik bir program değil apolitik bir eğitimi önceler. 1928 Nisaninda, T.B.M.M laiklik ilkesini yasalaştırdı. Yeni alfabeye geçildi ve eğitim seferberliği başlatıldı. "Yeşil Gece"de bu dönemde yayınalndı. Reşat Nuri, bu romanıyla eğitim devriminin yeni bir toplum yaratmanın ayrılmaz bir parçası olduğunu savunuyordu ama Şahin'e şunu da söyletti: "İnkılap denen sey bir günde olmuyor"Olmadı. Yirmi beş yıl sonra köy enstitüleri kapatılirken gerici güçler hâlâ çoğunlukta ve etkiliydiler. Aslıda Milli Eğitim Türkiye'de her zaman sağ siyasetlerin arka bahçesi oldu. Şimdi, 21.yüzyıl başında bile, halk çocukları; "Her şeyi korkulu vehimler ve hayaller şekline sokan ve sekiz on adımlık çevresi yine gece olan" karanlığa itilsinler diye gericiliğe hâlâ yeşil ışık yakılıyor. İNCİ ARAL
Yeşil Gece
Yeşil Gece
Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin
İnci Aral
İnci Aral
Yeşil Gece
Yeşil GeceReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 20183,505 okunma
·
144 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.