Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

360 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
2022 (Pars) yılında okuduğum 28.betik [Buğu ayının ilk betiği]
"İstanbul 2099" seçkisiyle distopik bilimkurgu öykülerini pek sevemedim. Nedenleri yorumun içinde bulacaksınız. Korona salgınıyla ilgili bir betik okudum. Hem onun etkisi hem de benim için değerli olan Aşkın Güngör ve Ezo Evrim Harsa'nın bu seçkide yer alması. Bu iki değerli arkadaşımın yanı sıra korku-gerilim öykü seçkilerinden tanıdığım Aşkın Zengin Akkuş ve epik fantastik edebiyatının yeni yüzlerinden Ömer Ünal da yer alıyor. Sadık Yemni'yi de ismen olarak bilirken de Kavak Yelleri dizisiyle tanıdığım ve Survivor'a katıldığını bildiğim Dağhan Külegeç de vae bu seçkide. Bu altı tanıdığım kişinin öyküleri ve seçkide diğer öykülerin ben de bıraktığı etkilere bir göz atalım... Zaman Bozan (Aşkın GÜNGÖR); Aşkın ağabey, küresel çaplı bilimkurgu yazarı olacağını bu öyküsüyle bizlere yeşil ışık yaktı. Alışagelen ve özenti dünyanın dışına çıkmanın yolu küresel çaplı bilimkurgu öykü yazarlığından geçiyor. Salgın temasına uygun olmayıp halkımızın üç türle temasının salgın olarak adlandırmasından bizim olağanüstü olaylara karşı korkakça davrandığımızı gösteriyor. Bizden adamakıllı biri çıkıp olağanüstü olayın peşine düşse o olağanüstü olayı lehimize çevirir. Ayrıca kendi yaşadığımızı zaman içinde geçmişe gidersek o geçmişteki kişi silinir çünkü her insanın sınavı vardı. Doğmadığımız çağlara gitsek de yaşadığımız süreçte siliniriz ve doğmadığımız çağda belli bir süre yaşarız çünkü evrensel yasalara en mantıklı açıklama budur. Keşke Aşkın Bey, bunu romana dönüştürse de üçüncü açtığı zaman bozan kuyular ve erimeyle ilgili detaylı bilgiler verir. Mutasyon (Aşkın ZENGİN AKKUŞ); Gerilimi ve bilimkurgu türlerini başarıyla sentezleyen güçlü bir kalemdir. Öyküyü okurken bir gerilim öyküsü olacağını iliklerime kadar his ederken öykünün gidişatıyla Koronavirüs salgının mutasyonuna uğrayıp herkesin gergin ve hem av hem avcı potansiyeli taşıyacağını anlıyoruz. Belki salgının böyle bir mutasyonu olmayabilir ama toplumda stresli iş hayatı bize böyle depresif haller aşılayacağını öngörerek sağlıklı ve stresin az olduğu hatta kapasitemizi zorlayan işlerden uzak çalışma hayatına yönelmemizi öğüt veriyor. Bir bayan kalemin karşı cinsin iç dünyasını ve onlar gibi his ettiren öyküyü okuyunca bu kalemin gelecekte önü açık olacağı gördüm. Distopyayı korku gerilim kalemleri yazması taraftarıyım. Örümceğin Gölgesi (Ömer ÜNAL); Koronavirüs temalı öykülerden birini akıcı, heyecan ve merak uyandırıcılık sayesinde hızlıca hatta sıkılmadan okudum. Salgının 2023 veya 2024 yıllarında tamamen biteceğine inanıyorum çünkü Alman sağlık kurulu, gezegendeki en iyi sağlık kurulu olduğuna inanıyorum. Öyküye dönersek salgının uzaylılar tarafında değil dünyayı sır perdesi arkasındaki yönetenlerin labortuvar ortamında oluşturulmuş biyolojik silah olduğuna inanıyorum. Bu biyolojik silah sayesinde kendi ekonomilerinde hızlı bir ivme sağlayacaklar. Onun düşlerindeki gelecek daha "İYİ" görünüyor. İnşallah o güzel günleri görürüz. Türk mitolojisinden faydalanarak bilimkurgu öyküsü yazdığı için bu türde yoluna devam etmesini çok istiyorum. Elbette takdir onundur. Gorgo Virüsü (Banu AKELOĞLU); Bir koronavirüs temalı distopya öyküsünde Orta Yunanistan'da mutasyona uğrayan koronavirüs varyantının dünyayı çalkalanmasına değinen öyküde bu varyantının semptonlarından sadece birine değinerek anlatılırken bu varyantının mitolojiyle bağdaşlaştırmasında bize bazı şeylere körü körüne bağlamak yerine aklın ve bilimin ışığında hareket etmemize vurguluyor aslında. Mitoloji de bir edebiyat ve hayal ürünü olduğunu unutmamalıyız. Medusa mitinde Medusa'nın masum olduğuna ve bir tanrıçanın bir ölümlüyü kıskanması onun acizliğini gösteriyor. Aslında Medusa, Athena'yı kıskanmalı çünkü Athena hem ölümsüz hem olağanüstü güçleri olduğu içindir. Ölümlü de olsak ölümsüzler hep bizleri kıskanmaya devam edecekler çünkü rengarenkliyiz ve doğalız. Kıskanıyorsunuz bizi! Beni Sakın Unutma Kızım (Serhat FİLİZ); "Keskin Nişancı" tarafından kızın gözünde kızın öyküsünü dinlemek çok güzel geliyor. Karamsar evrende insanlığın en saf haline kötülük aşılmadığı sürece yüreklerimizdeki kaosu hapsedecek umut ışığı var olmaya devam etmesiyle gezegenimizin yeniden güzel yer haline geleceğine sinyali veriyor. Cüneyd Suavi misali çocuk diliyle duyguları ilmek ilmek işlenen öyküde sıkılmadım çünkü sanki Cüneyd Suavi yeni nesil kalemleri yetiştirdiğine inanıyorum. Belki de kalem onun öykülerini okumuş çocukluğunda. Kalemin bu seçkideki iki öyküden sadece bunu çok sevdim. Gündüzdüşü (Ezo Evrim HARSA); Durağan bir kurguya sahip olduğu için sıkıla sıkıla okusam da kurgunun cazipliğine sözüm yoktur. Cengiz Aytmatov gibi durum öykücü olma yolunda yeşil ışık yakıyor bizlere. Ayrıca kıyamet konusunda kalemle hem fikir değilim çünkü inancımda kıyamet senaryosunda insanlığın bu dünyadaki sınavı sona erdiğini biliyorum. Bu arada din kisvesi altında halkı sömüren cemaatları güzel bir dille eleştiriliyor. Halil'in Sibel'e tecavüz etme ayini eski bir Sümer ayini olduğunu görüyor. Zamanla din değiştirsek de alışkanlıklarımızdan vazgeçmiyor. Keşke cemaatin asıl amacına değinilseydi. Öyküdeki korku sahneleri bana gerilim havası gibi geldi çünkü ürkütücülük yoktur. Neticede dinimizi doğru öğrenelim ki din tacirlerinin sofralarına meze olmayalım. Nehir'in Dönüşü (Sadık YEMNİ); Öykünün adı ve karikatürü öyküyü gözümde korku-gerilim ve bilimkurgu türlerinin sentezi öykü olacağı sinyali verirken öyküde abartının olmadığını görüyorum. İnsanların mankurtlaşması güneş patlamaları ve atom bombaları sonucu oluştuğunu kurgulanmış. Zombi kelimesi yerine bu öykü için aynı anlama gelebilecek mankurt sözü kullanma taraftarıyım çünkü zombi genel anlamda hortlaklar için kullanılır. Ayrıca Türk'ün ruhu, mankurtların ve robotların tarumar ettiği çağda zamanı gelince yeniden canlanacağını görünce bu öyküye birazcık kanım kaynadı. State of Survival: Zombie War (Hayatta Kalma Devleti: Mankurt Savaşı) oyunu sevenlerin bu öyküyü seveceğine %100 inanıyorum. Öyküyü okurken bu oyun gözümün önünde canlandı. Kemancı Kadın (Erbuğ KAYA); Ülkemizin bütünlüğüne saygısızlık edilmeseydi bu öyküye bakış açım daha iyi olacaktı. Keman, bütün duyguların ve yaşamışlıkların dilidir. Öyküyü okurken başlarda birazcık sıkıldım çünkü durağan bir kurguyla başladı. Durağanlık yerine kemancı kadının nedeni katilin kızı öldürdüğünü anlatılsaydı akıcılık, heyecan ve merak uyandırıcılık, öyküye renk cümbüşü katardı. Öykü beni, Hüseyin Kenan'ın "Siyah Yıldızlar" masalı anlattığı ortama sürükledi. Kadın asla aydınlığa geçmedi çünkü masum kızı katlettiğinden dolayıdır. Meczupluğa yatma numarası bana sökmez. İyi ki de katil onu öldürdü. Evlat acısı, dost kazığından daha beterdir. Hiç kimse evlat acısını yaşamayı hak etmiyor. Salgın Günlükleri (Dağhan KÜLEGEÇ); Efe'nin yazdığı bu öyküde bu salgının 2023 yılında biteceğini söylenmesine katılıyorum çünkü daha önce yazdıklarımda dediğim gibi Alman sağlık kurulu sayesinde olacaktır. Ondan sonra karbondioksitin yaygın olduğu yerde yeni salgının nüfuz göstereceğinde bahsetti. Keşke bu yeni salgın üzerinde doğanın ve öze dönüşün üzerinde dursaydı belki öyküyü çok severdik çünkü şehirleşme ve sanayileşmeden mundar bir kesimiz. Günlüğü yazanı önce erkek olduğunu sandım ama sonlara doğru bir kadın olduğunu öğrenince resmen şaşırdım ve ağzım açık kaldı. İlk öykü denemesinde çok başarılı görünüyor dizi oyuncumuz ve Survivor yarışmacımız. Zaman Pilotu (Fatih DANACI); Öncelikle adıyla örtüşmeyen bir hayal kırıklığı öykü olduğunu söylemek isterim çünkü öykünün adını görünce bende bambaşka kurgu yarattı. Okurken hayal kırıklığı iliklerime kadar yaşadım. Kalemler, öykü yazarken önce kurguyu yazsınlar ve ondan kurgularını okuduktan sonra öyküye uygun ad vermelidir. Bu öyküde alzheimr hastalığını kendi emelleri uğruna salgın halinde getiren düzeni eleştirmiş. Yani günümüzde yaşadığımız mevcut durumundan yola çıkarak gelecekte benzer durumlar ortaya çıkabilir ve amaçları farklı olacağını öngörmemizi sağlıyor. Öykü bende hayal kırıklığı yaşatmasına rağmen eleştirel bakış açısı bende geçerli not aldı. Olmam Gereken Yerdeyim (Fatih YÜRÜR); Edebiyat kafa ütüleme üzerine kurulmamış aksine kurgularla okurların duygularına dokunma sanatıdır. İrfan'ın olması gereken yer sahne değil kafa ütülenecek topluluğun önüne geçmesidir. Seçkide kurgu olmayan eserdir. Kafa ütülemek yerine İrfan'ın agorafobisini yenmesini kurgulanabilir. Metaverse boş zaman öldürme mekanizması görsetmektense bir tiyatrocu için simülasyon dünya yaratabilinir ve her şey hatırlandıktan sonra açık alan tiyatrolarda hologramik bir şekilde oluşturulan simülasyon dünyasını izleyicilerle buluşturabilir. Olmam gereken yer 2018 yılında Sapphire AVM'nin önünde yaşadığım o muazzam anı yeniden aynı heyecanla yaşamaktır. Bu sefer daha fazlası için hazırlıklı olacağım. Yeniden o anı yaşayabilir miyim? Bilmiyorum. Bu eser, kafa ütülemesinden dolayı benim için sınıfta kaldı. Ümidim kalem, buram buram kurgu kokan eserlerle yeniden bizlerle buluşmasıdır. Keskin Nişancı (Serhat FİLİZ); Zaten distopya öykülerini hiç sevmiyorum çünkü salt karamsar bir dünya yoktur. Bu dünyada hem karamsarlık hem de iyimserlik vardı. İkisini içinde sentezleyen öyküler var mı? Bilmiyorum. Bu öyküde kendini türünü sebepsizce katleden keskin nişancıya hiç ısınamadı çünkü bir insan bu kadar duygusuz olmaz. Hisli arkadaşlarına "anormal" diyenlerin duygusuz olmadığına inanıyorum çünkü duygularını göstermede yaşadığı çevrenin etkisi olduğunu biliyorum. Umudun ve ışığın olduğu yerde çözüm de iyimserlikte vardır. Gölgeleri anca yüreğindeki umut ışığıyla dağıtabilirsin. Koronavirüs salgın bu kadar yıkıcı olmadı çünkü insanların yüreklerindeki umut ışığı olduğu için bu salgın da zamanla tarihin tozlu sayfalarında yerini alacak. Bu salgın bize makineleşmeden önceki dönemleri hatırlattı ve hayatın bize sadece iş dünyasından ibaret olmadığını öğretti. Bonus olarak Serhat Filiz'in "Keskin Nişancı" öyküsü yerine aynı temada distopik bilimkurgu öykü seçkisini yayımlayan Polat Onat'ın Kent Kitap etiketiyle basılan "Koronavirüs Karatina Günlükleri"nde yer alan "Güvercin Curcunası" bu seçkide yer alsaydı on iki bilimkurgu havarisinden on iki öykü okumuş oluruz. Onların düşlediği distopyalara yolculuk edip ve o distopyalardan dersler çıkartarak geleceğimizi zaman sıçraması olarak değil kendi elimizle inşa etmiş oluruz. Kısmen beğendiğim öykü seçkisini okuyup okumamayı sizlere bırakıyorum. Koronavirüs salgınına inat sizleri kocaman öpüyorum... #BetikEli #Salgınİstanbul #Kolektif #DarkİstanbulYayınları #Kitapyorumu #Roman #Bilimkurgu #Salgın #Uzaylılar #Distopya #YaşamMücadelesi #KitapTutkusu #KitapOkumakÇokGüzelŞeydir #OkudumBitti #Bookstagram #Bookstagramer
Salgın İstanbul
Salgın İstanbulKolektif · Dark İstanbul · 202111 okunma
·
526 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.