Gönderi

Salgın böylelikle, neoliberal piyasaların yol açtığı ve çoğumuzu hem daha az bakım sunabilir hem de daha az bakımı alabilir halde bırakan şiddeti dramatik bir biçimde ifşa etti. Çok uzun bir süredir en yakın çevremizdeki insanlara bile daha az bakabilir hale getirilirken, bir yandan da yabancıları ve uzağımızdaki başkalarını daha az umursamaya gayretle özendirildik. Sağ ve otoriter popülizmin baştan çıkarma olduğunu bir kez daha göstermiş olmasına şaşırmamak gerek. Umursamaz bir dünyada yaşamanın büyük güçlükleri ve katlanılmaz kolektif kaygıları göz önünde tutulduğunda, kolayca körüklenmiştir bu popülizm. Savunmacı öz-çıkar bu gibi koşullarda serpilir, zira bizzat güvenlik ve rahatlık duygumuz bu kadar kırılganken, bırakalım başkalarını kendimizi bile gözetmemiz daha güçleşir. Böylece bakım pratiklerimiz, bakım ve gözetme eğilimlerimizi yeniden şekillendiren ve 'kendimize benzeyen insanlar'a doğru yönlendiren totaliter, milliyetçi ve otoriter mantığın gölgesinde kaldı ve kalmaya devam ediyor. Farklılığı umursamamızı, hatta daha kapsayıcı gözetme biçimleri geliştirebilmemizi mümkün kılan mekanlar hızla azaldı. Hannah Arendt'in kullandığı ünlü bir terimi sahiplenecek olursak, sistemik düzeyde bir sıradanlık gündelik umursamazlığımıza nüfuz etmekte. Çok büyük sayılarda mültecinin boğulması ya da sokaklarımızda sürekli yaygınlaşan evsizlik gibi felaketlerden haberdar olmak rutin hale geldi. 'Umursamayış' (not caring) edimlerinin çoğu düşünülmeden ortaya çıkıyor. Söz konusu olan, başkalarının ihtiyaç duydukları bakımdan yoksun kaldıklarını görmekten çoğumuzun aktif olarak zevk alması ya da sadistçe ve yıkıcı dürtülere sahip olması değil. Ne var ki bakım ve gözetme yeteneklerimize, pratiklerimize ve tahayyüllerimize konan sınırlara meydan okumayı beceremiyoruz.
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.