Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Her şey bir sabah mail adresime gelen, içinde şu #166909531 alıntının da olduğu "biryudumkitap" pasajıyla başladı... Çiğdem Demirhan'ın satırlarını ilk kez okumuş ve çok etkilenmiştim. Hatta kenara köşeye yazmış, iletiyi yıldızlamıştım kaybetmemek için. Sonra kitap yayımlayacağı haberini alınca merakla beklemeye başladım. Bu kitap elime geçinceye kadar da arada açıp internet üzerinden paylaştığı yazılarını okurdum. Yani ne olursa olsun bu kitabı seveceğimi biliyordum çünkü bu sürede yazarın diline alışmış hatta yazarı benimseyip sevmeye başlamıştım bile. Hislerim beni yanıltmadı.. Ne okuyacaksınız? İçerisi kısa hikayelerle dolu birbirinden bağımsız dört bölümden oluşan bir kitap. Uyarı! Her hikayeden sonra birkaç dakika nefes alıp sakince düşünerek kitabı tüketmeniz tavsiye edilmektedir. Ne bulacaksınız? Kitabın içeriğindense yarattığı etkilere değinmek isterim daha çok; muhtemelen elinize aldığınızda bir günde bitirilecek kitaplardan olduğunu düşüneceksiniz. Rahatlıkla bitirilebilir tabi, satırların arasında sıkışıp kalmazsanız. Ben biraz da bilerek yavaş okudum, kelimelerin kitaptan çıkıp ruhumun güneşsiz kalmış okyanuslarında dolaştığını ilk andan hissetmiştim çünkü. Kelimelerin gücünü kalbimde hissetmiştim. Bunu yaşatan çok az kitap (ve çok az insan) çıkar insanın karşısına. Bulmuşken çabuk bırakmak istemedim, rastgele bir sayfa açıp tekrar tekrar okumak için kendime söz verdim. Bir de okurken "keşke yazarla bir akşam sofrasında buluşup saatlerce sohbet edebilsek, üstelik kimsenin bizi anlamasına da gerek yok" diye iç geçirdim. Bir apartman ışığına bakarak ne hikayeler çıkartmış ortaya, bunu eskiden uzun otobüs yolculuklarında ben de yapardım, diye düşündüm. Hayatımda düşüncelerini böyle yansıtabilen birinin eksikliğini hissettim. Böyle biri eksik olduğu için benim de düşüncelerimin aklımdan uzun süredir dökülmediğini fark ettim biraz sessizce. Belki biraz kırgınca. Ama buna üzülmek yerine tıpkı kitaptaki "Güve" hikayesinde olduğu gibi yazarla arkadaş olma isteğine iyice kaptırdım kendimi. O deliği büyüttüm, içine yerleştim. Kitabı her elime alışımda buluşmuş gibi oluruz zaten diye kendimi bir güzel avuttum. Okuyacak olanlara, şimdiden keyifli okumalar dilerim. Çevirdiğiniz her sayfa size güzel anılar bıraksın. ***Tek kitaba sahip bir yazara karşı ön yargı duyanlara; şahsen ben hiçbir yazara ön yargılı değilim. Ezgi Durmuş'u ilk okuduğum kitabıyla sevdim ve sonradan diğer kitaplarıyla da beni yanıltmadı, Arif Ergin'i hatta Tarık Tufan'ı da tek kitapla sevdim. Mucizeler beklemeden seçtiğim rastgele kitaplar bana her seferinde ihtiyacım olanı verdi. Çiğdem Demirhan'ı ise kitaba başlamadan okuduğum birkaç satırla sevmiştim, haliyle kitap beklentimi fazlasıyla karşıladı. Siz yine de almadan önce yazarla aynı ada sahip blog adresinden yazılarına bir göz atabilirsiniz.
Loş İklimlerin Hayvanları
Loş İklimlerin HayvanlarıÇiğdem Demirhan · Kutu Yayınları · 2019168 okunma
··
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.