Gönderi

Tevhidin Yozlaştırılması: Uluhiyette Ortak Koşmak
Sonuç olarak, tarihin her devrinde problem, Allah'ın varlığı veya yokluğu değil, fiillerinde, sıfatlarında, yetkilerinde ve otoritesinde, yani ilahlığında, rablığında ve hükümranlığında ona ortak koşma problemidir. Yani ubudiyetin şekli problemidir. Kur'an'ın erbâb, esnâm, evsân, endâd, âlihe ve tağut olarak nitelediği ve sufilerin Gavs, Gavs-ı A'zam, Kutub, Ermiş, gibi isimlerle andığı kişiler, şu veya bu şekilde ilahlıkta Allah'a ortak edilen küçük tanrılar değil de nedir? İstimdad (imdada çağırma), tevessül ve rabıta uygulaması yapanlar duada yardım istedikleri, tevessül ve rabıta yaptıkları kişileri ortak etmiyor da ne yapıyor? Belirttiğimiz gibi problem, tevhid unutularak veya yozlaştırılarak başka kişilerin/varlıkların uluhiyette Allah'a ortak edilmesi, yetki ve niteliklerinin başkalarına da tanınması ve otoritesinin yahut egemenliğinin başkalarıyla paylaşılması problemidir. Tarihin her devrinde problem budur ve bugün de veryüzünde bu problem çok yönlü olarak devam etmektedir. Onun için tevessül/aracılık inancını kabul eden ve savunanlar, bütün iyi (!) niyetlerine ve güzel (!) amaçlarına rağmen, Allah'ın müşrik olarak nitelediği ve tevbe edilmediği takdirde kesinlikle bağışlamayıp cehennem cezası ile cezalandıracağını bildirdiği o müşrik cahiliyye Araplarından daha iyi ve daha torpilli olduklarını sanıp aldanmasınlar. Onlar da iyi niyetle ve kendilerini Allah'a yaklaştırır inancıyla salih kişi veya melek olduklarına inandıkları, kutsayıp saydıkları birtakım kişilerin diktikleri heykellerine, büstlerine, anıtlarına, masklarına, resimlerine, mozolelerine, dikitlerine, silüetlerine, hatıralarına, ruhaniyetlerine yalvarıyor, amellerinin ve dileklerinin kabul edilmesi için Allah'ın yanında kendilerine aracılık yapmasını istiyorlardı. Buna rağmen Allah onların müşrik olduğunu söylüyor ve tevbe istiğfar etmeden ölmeleri halinde günahlarını asla bağışlamayacağını, cehennem ateşinde sonsuz yanacaklarını bildiriyordu. Çünkü ne zaman ve ne şekilde olursa olsun şirk şirktir ve hangi araç ve yolla olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın en büyük günah, Allah'ın uluhiyetine karşı işlenen en büyük zulümdür. (31 Lokman/13) O günün müşrikleri Allah'ın öğretileri karşısında kötü oldukları gibi, bugün de onların yaptıklarını veya benzerini yapanlar kötüdür ve müşriktir. Bunlar onlardan ne daha iyidir, ne de müşrik olmadıklarına veya kendilerini cezalandırmayacağına ilişkin Allah'tan aldıkları bir güvenceleri/belgeleri vardır. Yüce Allah bunu açık seçik belirterek şöyle buyurur: “And olsun ki, Firavun yandaşlarına uyaranlar gelince ayetlerimizin hepsini yalanladılar. Bunun üzerine onları güç ve kuvvet sahibi olana yakışır bir şekilde yakaladık. Ey Mekke putperestleri! Sizin inkarcılarınız bunlardan daha mı hayırlıdır/üstündür? Yoksa kitaplarda size verilmiş bir kurtuluş belgesi mi vardır?" (54 Kamer/41-43)
Sayfa 244-245
·
142 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.