Gönderi

Hüseyin Avni paşa(!) “Cum’a  Selâmlığı”  denen  bu  mühim  imparatorluk  törenine,  devlet adamları  da  katılırdı.  İstanbul’daki  Birinci  Ordu  Kumandanı’nın  da  katılması tabiî idi... Böyle bir Cuma günü Avni Paşa da büyük üniforması ile nişânları ve müşîr  apoletleriyle  törene  katılmıştı.  Törene  Hânedân’a  mensup  kadınlar  da katılırlar,  yalnız  kadınların  Cuma  namazı  kılması  bahis  mevzuu  olmadığı  için, kapalı  saltanat  arabalarının  içinde  avluda  padişahın  camiden  çıkmasını beklerlerdi.  Böyle  bir  törende  Hüseyin  Avni  Paşa,  Sultan  Abdülaziz’in eşlerinden bir KadınEfendi’ye sözle sarkıntılık etti...” -“Bu defaki suçu da gene ırz ve namus meselesine taalluk ediyordu. Harem-i Hümâyûn’un  “hazinedar”  denen  çok  yüksek  rütbeli  câriyelerinden  Arz-ı  Niyâz Kalfa ve muhtemelen padişah câriyelerinden (hizmetçi kızlardan) bir veyâ ikisi ile  münasebet  kurduğu  ortaya  çıkmıştı.  Padişahın  bu  defaki  tepkisi  ve  verdiği ceza  sert  oldu.  On  bir  ay  rütbesiz  bir  adam  olarak  Isparta’da  oturması kararlaştırıldı.  Isparta’ya  kumarı  sokanın  Hüseyin  Avni  Paşa  olduğunu  Böcüzâde Süleyman Sâmi Efendi, Isparta Tarihi’nde yazar -Yerine  geldiği  sadrâzam,  Şîrvânî-zâde  Rüşdü  Paşa’yı  Hicaz  Valiliği  ile İstanbul’dan uzaklaştırdı. Bununla da kalmadı, 23 Eylül 1874’te Şîrvânî-zâde’yi Tâif’te  zehirleterek  öldürttü.  Şîrvânî-zâde,  45  yaşında,  Tanzimat’ın  en  değerli vezirlerinden idi -Hüseyin  Avni  Paşa  sadârette  tutunamadı.  Büyük  ölçüde  yabancı firmalardan  “komisyon”  adıyla  rüşvet  aldığı  padişaha  duyuruldu.  Asker olmasına  rağmen  Hersek’te  çıkan  ihtilâli  küçük  gördü,  büyümesine  göz  yumup tedbir  almadı.  Tehlikeli  hâle  gelen  maliye  işlerinden  hiç  anlamıyordu.  Kabalığı ve  zulmü  yüzünden  halk  kendisinden  nefret  etti” “-Avni  Paşa’nın  en  etraflı  biyografisini  yazan  büyük  tarihçi  İbnülemin Mahmud  Kemâl  Bey;   “Kibir,  azamet,  hırs,  tama,  kin  garaz,  gadr,  hıyanet, istibdat, inat, istihza ve istihfaf timsali idi, af ve merhamet duygularına yabancı idi”  diyor.  İkinci  Abdülhamid,  Avni  Paşa  hakkında  onun  ölümünden  yıllarca sonra;   “Hain  ve  nankördü,  ne  yaptıysa  şahsî  garaz   eseridir,  devletin  menfaati için  değildir”  hükmünü  veriyor.  Cevdet  Paşa,  Mahmud  Celâleddin  Paşa, Memduh Pasa, Abdurrahman Şeref Bey gibi çok tanınmış bütün tarihçiler, Avni Paşa’nm  ahlâkını  aynı  fevkalâde  ağır  hükümlerle  değerlendiriyorlar.  Medhini yapan ciddî bir tarihçi yoktur.” “-İsmail Hâmi Dânişmend, hâdiseyi; “Avni Paşa’nın kalbinde, kinden başka hiçbir hisse yer yoktu” şeklinde vurgular. Mehmed Zeki Pâkalın; “İntikam almak en  büyük  zevki  idi”  diye  yazıyor.  Bizzat  Avni  Paşa’nın  da  kendisi  hakkındaki hükmü  aynı  şekildedir.  Darbe  günü  Çorlulu-zâde  Mahmud  Celâleddin  Bey’e; “Muvaffak  olduğum  şu  sırada  hâsıl  eylediğim  ferah  ve  memnuniyet  kadar dünyada hiçbir şeyden lezzet almadım” demiştir.” “-Avni Paşa  arabasının  içinde  Veliahd’i,  elini  fesine  götürerek  askerce,  fakat  oturduğu yerden  selâmladıktan  sonra,  kendi  eliyle  sağ  kapıyı  açıp  sol  tarafa  geçerek Murad Efendi’nin sağına oturmasını temin etti... Bu hâdiseyi sonradan Süleyman Paşa,  Hüseyin  Avni  Paşa’ya  galiz  küfürler  ederek  anlatacaktır...  Zira  bu  akıl almaz  bir  terbiyesizlik  ve  protokol  hatasıdır.  Bir  veliahdı  sadrâzam  bile arabasından inip selâmladıktan ve onu bindirdikten sonra sol taraftan ”“dolaşıp sol kapıdan  girip  soluna  oturduktan  sonra  hareket  edilmesi  gerekiyordu.  Kaldı  ki Murad Efendi o anda artık veliahd değil, hâkan sayılıyordu. “Âtıf Bey’den: -  Şehvetine  çok  mağlûbdu.  Irz  düşmanı  idi.  Birtakım  fâhişeleri  konağına getirtir,  geceleri  içki  içerdi.  Güzel  hanımları  olan  zabitleri  taşraya  gönderir, karılarının ırzlarına tasallut ederdi...”
·
184 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.