Gönderi

·
Not rated
Uzun Bir İnceleme
Sağduyu isimli eser, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin hazırlanmasında etkili olmuş bir yapıttır. Thomas Paine giriş bölümünde bağımsızlık çağrısını yapmış ve kitabı okuyan halkın bu konu hakkında bilgilenmesini temenni etmiştir. Paine: "Amerika'nın davası, büyük ölçüde bütün insanoğlunun davasıdır. Ortaya yerel değil evrensel nitelikte pek çok durum çıkmıştır, çıkmaya devam edecektir... Bir ülkeyi yakarak, kılıçtan geçirerek yerle bir etmek, bütün insanoğlunun doğal haklarına karşı savaş açmak ve bu yolla dünyadan o ülkenin savunucularının kökünü kazımak, tabiatın hissetme gücü verdiği her insanın sorunudur." der ve kendisinin de o sınıfa ait bir insan olduğunu kitabın her ayrıntısında ısrarla belirtir. Kitap Paine'in yönetim üzerine düşünceleriyle bir giriş yapar ve bu sayede Amerikan Bağımsızlığına giden yönetim sorunlarını çıkarımsamamıza yardımcı olur. Paine, yönetimin olumlu düşüncelerimizin ve mutluluğumuza katkı sağlayacak durumların ürünü olduğunu savunur. Fakat yönetimin zaaflarımızın ürünü olması sebebiyle bizi olumsuz yöne sürükleyeceğini belirtir. Yönetimin bencil ve zaaf ürünü olduğunu söylediği bu görüş Britanya'nın Amerika kıtası üzerindeki tutumunu da bizlere gösterir. İlk yerleşimlerden beri insanların yönetimle ilgili sorunları olmuştur. Öyle ki Paine'e göre yönetim kavramının ortaya çıkışı toplum olduktan sonra gerçekleşen ortak güçlük, ortak sorumluluk kavramlarının beraberinde getirdiği savsaklama ve ihmalkarlıklar nedeniyle olmuştur. Bu ahlaki kusurları ortadan kaldırmanın bir yolu olarak yetki verme ortaya çıkmış ve toplum bu sorumluluk duygusundan kurtularak bunu başka bir güce adeta yıkmıştır. İnsanların birbirine olan yakınlıkları öylesine uzak hale gelecektir ki, ilk zamanlardaki kolektif yapıları yerini birbirinden haberdar olmayan bir toplumua bırakacaktır. Bu da meclisli yapıyı ortaya çıkaracaktır çünkü insanlar kendilerini anlayan bir kişi veya grubun onların seslerini çıkarmasını isteyecek ve onları siyasi arenaya taşıyacaktır. Sık seçimler ve kuralların -anayasa- bu gibi olayların ardından geleceğini söyleyen Paine İngiltere anayasasının karmaşıklığının bu yönetimi nasıl etkilediğini şöyle açıklar: "İngiltere Anayasası öyle aşırı derecede karmaşıktır ki, millet hatanın nereden kaynaklandığını keşfedemeden yıllarca acı çekebilir." Anayasanın krala ve kraliyete verdiği yetkiyi büyük bir sitemle anlatır, her defasında da kraliyeti desteklemediğini belirtir. Mutlakiyetin kapısına kilit vuracak kadar akıllılık göstermiş olsak da o kapının anahtarını kraliyete verecek kadar aptaldık derken kendi milletine bir öz eleştiride bulunur. Halkının kraliyete bu şekilde boyun eğiyor olmasını bir türlü anlamaz. Krallarla olan sorunu birçok örnekle anlatıyor olsa da 1. Charles örneği sonrakilere bir ana taslak olmuştur. 1. Charles'ın parlamento tarafından idam edilmiş olmasının ondan sonra gelen kralların daha becerikli hale gelmesinde etkisi olduğunu belirtir. Krallık yapısını dini olarak da yorumlar öyle ki Eski Ahit'te yer alan İsrailoğullarının kendi başlarına bir kral istemeleri ve peygamberlerinin buna karşı olan tutumunu 1.Samuel 8:6-9 bölümündeki şu alıntıyla açıklar: "Size krallık yapacak kişinin yönetimi şöyle olacak: Oğullarınızı alıp savaş arabalarında ve atlı birliklerinde görevlendirilecek. Onun savaş arabalarına koşacaklar." Paine, burada yönetime olan bağlılık neticesinde yaşanacak durumları dini aıdan örneklendirmiştir. İsrailoğullarının bu uyarılara rağmen yönetimi kabul ettiğini ve nasıl mahvolma derecesine geldiğini söyler, keza babadan oğula yönetimi de ilk günah ile eş değer tutar. Babadan oğula geçişin yani krallık anlayışının insanların tüm hak ve özgürlüklerini bir daha gerl alamamak üzere bir aileye verdiğini belirtir. Eski ayrıcalıklarımızın kaybolduğunun ve yetkilerimizi bir daha geri alamayacağımızın altını çizer. Amerika'nın Mevcut Durumu Paine, Amerika içerisinde yaşayan halkın biz Britanya'nın yavru vatanıyız sözünden hoşlanmamakta ve bir yavru vatan kavramının yapılacaksa Britanya üzerinden değil Avrupa üzerinden yapılması gerektiğini söylemektedir. Ayriyeten, Britanya'ya vahşiler ve yabaniler diyerek Britanya himayesini kesinlikle istemediğini de belirtir. Amerika'ya yaşanan ilk göçler Avrupa'daki -özellikle Britanya- zorbalıklardan kaçan insanların yeni başlangıçlar için yaptıkları göçlerdir. Bundan dolayıdır ki Paine, bir himayeyi istememektedir çünkü zorbalıktan kaçtığı bölgenin himayesinde tekrardan bulunmak oldukça mantıkdışıdır. İngiltere'ye anavatan denmesinin bencilce ve dar görüşlü bir yaklaşım olduğunu söyler. Yavru vatan ve bir parçası kavramının Amerika kıtasını Avrupadaki çekişmelere, savaşlara çekeceğini belirtir. Bu yüzden de bir tebaa ilişkisi olmamalıdır der ve her defasında Amerika kıtasının yeni halkına seslenir: "Topraklarınıza kılıçla saldıran, ateş salan bir gücü sevmeye, onurlandırmaya ve ona sadık bir şekilde hizmet etmeye devam edebilir misiniz?" Ayriyeten Amerika gibi bir kıtanın İngiltere gibi bir adanın himayesinde kalmasını absürt bularak uydunun gezegeninden büyük olmayacağını söyleyerek mizahi bir gönderme yapar. İngiltere'nin Avrupa'ya, Amerika'nın da kendisine ait olduğunu söyler. 1775 tarihli Lexington katliamı sonrasında Paine kesin olarak kralı reddettiğini sert bir dille belirtir, hatta krala ağır hakaretler eşliğinde İngiliz Firavunu der. Amerika'nın kendi bağımsızlığı için çabalaması ve başka milletlere ricacı olmaması gerekmektedir, bundan dolayı geri gitmek yerine daima ileri prensibine uymalılardır. Çünkü eski dönemde egemenliğini sürdürmüş monarşilerin huzur dönemleri oldukça kısadır. Paine, monarşi olmadan bir huzur döneminin bir bildirge hazırlamaktan geçtiğini söyler. Magna Carta'nın muadili olacak olan bu bildirge kıtanın kendi kendisine yetebileceğini -çünkü coğrafi açıdan yeterli ve ticari açıdan uygun- anlatmalıdır. Kısacası Paine, Britanya'nın taht ve krallık ile yaptığı zulümleri vurgulayarak Amerikan halkına özgürlükleri konusunda ısrarcı olmalarını istiyor. Hatta bunu istemekle kalmıyor, adeta haykırıyor. Bir meclis kurulması gerektiğini en ince ayrıntısına kadar anlatıyor öyle ki kaç üyesi olmalı, bu üyeler ne yapmalı diye teker teker inceleyerek halka kolaylık sağlıyor. Amerika'nın İngiltere dışında sahip olduğu donanmayı anlatarak İngiltere dışında da bir devlet olabilecek yeterliliğe ulaşmak için önünde bir engel olmadığını ve bunu yapabilecek güçte olduğunu belirtir. İngiltere ile bir birlik içine girmenin riskli olduğunu ve dostluk kisvesi altında bir fetihin olabileceği konusunda uyarır. Çoğu devlet gençlik zamanlarında özgürlüklerinin sınırsızlığını fark edememiş ve yasa koyamamıştır. Bu yüzden de bir kralın yasalarıyla var olmuştur, Amerika bunu yapmamalıdır. Krallık yasalarıyla var olmuş devletler gibi olmayalım diye her defasında bir uyarı içindedir Paine. Paine, bağımsızlık eğer meclisli bir yapı ile gerçekleşirse bunun ahlaklı yol olduğunu ve bu sayede dünyayı baştan başlatma gücünün Amerika'nın elinde olabileceğini söyler. Sonuç olarak, Thomas Paine'in Sağduyu isimli eseri yayımlandığı tarihten -Ocak 1776- yedi ay sonra amacına ulaşmış ve 4 Temmuz 1776 tarihinde Amerikan Bağımsızlık Bildirisi yayınlanmıştır. Bu bildiride Amerika, Büyük Britanya'dan ayrıldığını kesin bir dille açıklamaktadır. Kısacası Paine'in ahlaklı yolunun gerçekleşmesi konusunda büyük bir adım atılmıştır, günümüze bakılırsa da Paine'in ileri görüşlülüğü yadsınamaz derecede gözler önündedir.
Sağduyu
SağduyuThomas Paine · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019471 okunma
·
141 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.