kitap; puslu bir atmosferde gerçekleşen ''baba - oğul'' çatışmasını okuyucusuna sunuyor... baş kahramanımız; Cem. cem cocukluk yıllarında anne ve babasıyla yaşarken, o dönemde siyasi düşüncelerinden dolayı hedef olan babasının; kendisiyle iletişim kuramamasının eksikliğini yaşıyor.. kitap iki büyük efsane ile beslenerek ilerliyor; Sophokles'in Oidipus'u ve İranlı Rüstem.. bu iki büyük efsaneden güç alarak ilerleyen kitapta oğulun kimlik bulmak noktasında babası ile ilişkisinin zorluklarını biz de Cem ile beraber okurken yaşıyoruz.. kitap temelde üç kısımdan oluşuyor ama ben iki kısımdan kısaca söz edeceğim. 1.kısımda Cem babası ile iletişim kurma açısından yaşadığı eksikliği kuyucu ustası Mahmut Usta ile göreceli olarak doldurmaya başlıyor, ideal oğul olmak açısından herhangi bir rol modeli bulunmayan Cem; ustasıyla bir şekilde iletişim kurmayı başarıyor. Derken çalıştıkları kasabada 'O Kadın' ile karşılaşıp; ilk görüşte aşkı yaşıyor.. [ Bir an bana eskiden tanıdığı biriymişim gibi, burada ne işin var diye sorar gibi bakmış, tam o sırada göz göze gelmiştik. Sanki ikimiz de bir hatırayı arar, hatta sorgular gibi bakmıştık birbirimize... ] derken korkulan oluyor; ve kitaba göre babasızlığın getirmiş olduğu 'nasıl mücadele edeceğini bilmeme'nin etkisi altında olan Cem; geçmişin hayaletlerinin onu takipten çıkacağını umarak eski hayatına geri dönüyor.. kimseyle paylaşamayacağı sırrını da yanında götürüyor.. [ Kimseyle konuşmak istemediğim konuları açıp kendi kendime sessizce sohbet ettiğim o ikinci sesi içimde yeniden, böyle işittim... ] 2.kısım ise 1.ye nazaran Cem'in ortalama bir yaşam sürmek için çaba harcarken; geçmişin gölgesinin peşinden gelmesiyle devam ediyor.. [ Mutlu günlerimin arasında bazan küçük bir şey ruhumdaki karanlığı ortaya çıkarıverirdi.. ] [“Olgunlaşmışsın” dediği şeyin aslında ruhumda kara bir leke olduğunu bir an fark ettiğini sandım..] bugün bile yaşamaya devam ettiğimiz, toplumların aile hayatının korunması adına yaşanan kötülükleri, yanlışları, iğrençlikleri 'yeter ki duyulmasın' diye saklamasını da kitapta görüyoruz.. [Aile korunsun, utanç ortaya çıkmasın, kan akmasın diye her şey örtbas edilmiş. Ama, insan böyle şeyleri unutmaz...] kitap; tarih boyunca insanlığın, medeniyetlerin, efsanelerin içinde de yer alan ataerkil toplum yapısında, oğul ile babayı karşı karşıya getiriyor.. Erkeğin gurununun yeri geldiğinde tabiri caizse 'babamı tanımam' dediğine de şahit oluyoruz.. söylemek isterim ki özellikle ikinci kısmın son elli sayfasındaki diyaloglar beni inanılmaz etkiledi; o kısımları sağlam bir kafayla tekrar okumak isterim :) tahmin edebileceğinizden fazla samimi anne oğul ilişkisi kitapta beni sarmayan yerlerden biri oldu, ama genel hatlarıyla kitabı beğendim, diyalogları ve kimlik arayan oğul teması ile doyurucu bir kitap; fazlasını yazmak ilk kez okuyacak olana haksızlık olur :) [“ben, beni kimse görmediği zaman en çok kendim oluyorum”] keyifli okumalar :)

Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,9bin okunma

··

7,3bin görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Raskov.