Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
GEÇMİŞ GEÇMEMİŞ “Hayatımı sanki deneyerek el yordamıyla yaşıyordum. Tek öğrendiğim, benim benden başka kimsemin olmadığıydı.” “Yaşanmışlıklar, ne yapsanız unutulmuyordu; insanın içine kazınıyordu âdeta.” “Tüm yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklar birer yağmur tanesi olup vücudumun her köşesini delerek aktı içime.” “Hayatımı hep daha güzel bir hâle getirmeye çalışmaktan yoruldum artık.” Ah be Eylül... yaşadığın hayat nasıl bir yaşamdı öyle ve o kadar güçlü olmasaydın neler olurdu düşünmek bile istemiyorum. Ben eseri okurken öylesine kaptırdım ki kendimi Eylül’ün yaşadığı her sıkıntıda benim de yüreğim sızım sızım sızladı. O nar ağacının dili olsa da konuşsa üzüntülerini dile getirse. Daha doğduğun gibi başlayan olumsuzluklar, annenin batıl inançları bana, “yuh artık” dedirtti... Yalnız o Yılmaz ağabeyin de ne çekti senden. Çocuğun başına gelmedik kalmadı senin yaramazlıkların yüzünden. Bir de o iki yıl köyde bırakmalarının sebebini çok merak ettim. Orada yapılan eylemde amaç neydi? Sebastian’a gelince, aileler ona mahalle çocukların yaptıklarını görmüyor muydu? Zihinsel engelli birine nasıl davranılması gerektiğini öğretmiyorlar mıydı? Eserde erkek–kız çocuk ayırımı konusuna da değinilmiş. Anlamıyorum toplumu, cinsiyet ayırımı neden yapılıyor onlar çocuk be, bırakın da istedikleri gibi çocukluklarını yaşasınlar. Kız çocukları neden kısıtlanıyor. Ama tabi o zamanlar ayıp kültürü üst safhada. Erkek çocuk yapar ama kız çocuğu yapamaz ayıp... O dönemde leblebi tozu ve salçalı ekmek çocuklar için ne büyük mutluluktu. Hepimizin zihninde tatlı birer anı olarak kaldı. Tv nin ilk dönemlerinde halasının izlerken elektrik gidiyor diye cimrilik yapması sonucu Eylül’ün düşünceleri gülümsetti beni. Elektrik nereye gidiyor :D Bir de şu Rıfkı olayı epeyce güldürdü beni. Ama sonu üzücüydü. Annesinin Eylül’ün saçlarını bitlidir diye kökünden kesmesine ne kadar üzüldüm. Çocukta yaşatacağı travmayı düşünemedi mi bu anne. O satırları okudukça kendi yaşadıklarım aklıma geldi. Annem ben ilk okul çağında iken saçlarımı kısacık keserdi. Ben hiç istemezdim ve ağlardım o keserken. Okul arkadaşlarımın erkek diye dalga geçtiklerini nereden bileceklerdi ki... ve sonrasında yıllarca bunu kâbus olarak gördüm. Rüyalarımda annem hep saçlarımı dibinden kesiyordu ve ben korkuyla uyanıyordum. Bırakın ya kız çocuklarının saçları ile uğraşmayı. Bırakın koşarken rüzgarda saçları dalgalansın, kız çocuğu olduğunu hissetsin. Erkek gibi büyümesine sebep olmasın kısa saçlar... bunları yazarken bile dağıldım... Eylül’ün sessiz çığlıklarını yıllarca kimsenin duymaması beni çok üzdü. Aile arasında birlik beraberliğin olmayışı, kişiselliğin ön planda olması üzücüydü. Küçüklük döneminde de büyüdüklerinde de öyle devam etmesi kötüydü. Eylül’ün kitap okuması neden aileyi rahatsız eder ki? “oku oku, adliyede baş katip olursun” sözlerini kınadım. Günümüzde de böyle değil mi zaten, klişe olmuş sözler “kitap okuyunca ne olacak, profesör mü olacaksın, koca kadınsın kitap okumakta ne, onu okuyacağına el işi yap.” Vb. Bırakın okusunlar... Ne zararı var okumanın... Tabi geliştirmesin kendini, akıllanmasın, baş kaldırır di mi... Çocuk aldırmak konusu ile ilgili kitapta yazan satırlara ben de katılıyorum. “Çocuk aldırmak günah oluyordu da küçücük bir çocuğa travmalar yaşatmak günah değildi onun gözünde! Korkunç öfkelerim, çaresizliklerim, aşağılanmış hissedişlerim günah değildi!” Aileler çocuklarını ya anlamak istemiyor ya da küçük hatırlamaz diye düşünüyordu. Ancak bunların o çocuklar için ileriki yaşlarda travma olacağını bilemiyorlardı. O yüzden eğitim şart, çocuk sahibi olmadan tüm toplumun eğitim alması gerekli. Yorumu yazarken bile gerildim, üzüldüm ve ağladım. Yazarımız Eylül’ün duygularını, hislerini, düşüncelerini size öyle bir hissettiriyor ki iliklerinize kadar işliyor. Hele ki sürpriz final var ya, asla öyle bir son olacağı aklıma gelmedi. Eylül gibi ben de de şok etkisi yarattı. Bu kader mi? Bunca yaşanılan acılar üzüntüler... Yazacak kelime bulamıyorum. Eseri okuyunca bana hak vereceksiniz ve eserin içinde benim gibi kaybolacağınıza inanıyorum. Yazarımızın eline yüreğine sağlık. #mineçakıroğlu #geçmişgeçmemiş #okudumbitti #yorum
Geçmiş Geçmemiş
Geçmiş GeçmemişMine Çakıroğlu · Ceres Yayınları · 20175 okunma
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.