Gönderi

1100 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Belirtmek isterim ki kitabı okumaya başlamadan önce kendimce önemli tespitlerim, sorgulamalarım ve tutarlı yanlarım olduğunu düşünüyordum. Okudukça gördüm ki bu konu yaşadığımız yüz yılın yada bin yılın değil çok daha öncesin de konuşulan ve tartışılan bir konuymuş. Bu nedenle benim için çok ufuk açıcı oldu. Diğer bir husus var ki bu sorumun cevabını da bulmayı isterim. Şöyle ki; gerçeği ilk ve tek keşfedenin kendimiz olduğu yanılgısı bu toprakların insanlarına has bir durum mudur? Daha önce Turan Dursun’un kitaplarını okurken de aynı şeyi düşünmüştüm, burada Arif Tekin’in düşüncelerini okurken de aynı düşünceler geçti zihnimden. Bilinç altı yada bilinç üstü ile ölümsüzlüğü arayan biz insanlar bunu başarma için bir şeyler iddia ediyor, yazıyor ve böylece adımızı tarihe yazdırmak istiyoruz. Turan Dursun olsun Arif Tekin olsun satırlarını okurken sanki İslam dünyasının Meslier’i olmak istiyorlarmış gibi bir hisse kapıldım. Bunu söylerken Ateizm konusundaki argümanlarının güçlü yada zayıf olduğunu kastetmiyorum. İnanmak yada inanmamak için her ferdin kendince ikna edici argümanları vardır. Nitekim kafanız karışıksa okur, araştırır sonra birini seçer ve ona göre yaşarsınız. Ama bu kitap özelinde Arif Tekin sanki hakikatin ilk ve tek temsilcisiyim kimse bunu anlayamadı, sadece ben anladım gibi satır arası mesajlar vererek bilinç altının ölümsüzlük konusunda yönlendirmesine maruz kaldığı yönünde bir hisse kapıldım. Kitabın beğendiğim diğer yönü ise Deizm, Teizm, Ateizm ayrımının net bir şekilde ortaya konmasıydı. Meğer ben bu kelimeleri hep bir birine karıştırıyormuşum. Bir kez daha anladım ki hiçbir kavram öyle insanlar günlük hayatlarında eğlensinler yada birilerine gıcıklık olsun diye ortaya atılan kelimeler değil. Ne demek istiyorum bununla şöyle açıklamaya çalışayım. Dini bir çevrede yetiştim ve bizi hep şu şekilde yönlendirdiler; ist’le, izm’le biten tüm kelimeler İslam düşmanlığı için üretilmiş kelimelerdir ve altı boştur bunların. Ama hakikat hiçte öyle değil. Deizm, Ateizm, Agnostizm vb. bir çok kavram kendi içinde çok güçlü argümanlar barındırıyor. Bu argümanları, düşünceleri dinlemeden, anlamaya çalışmadan bunlar içi boş kavramlardır deyip kestirip atmak şu an içinde bulunduğumuz çıkmazları da anlayamayacağımız anlamına geliyor. Bu sözlerimi yaa zamanında önemsemediğiniz bu kavramlar şimdi ülkenin başına bela oldu manasında algılamayın lütfen. Zamanında oturup kavramları net bir şekilde enine boyuna konuşmazsanız, iyice anlaşılması için fikri, bilgisi olan birilerine söz vermezseniz o zaman her kavramın bir fanatiği olur ve sonra hiçbir şeyi oturup karşılıklı konuşamayız manasında söylüyorum. Ne yazık ki her düşüncenin radikali, fanatiği makbul ülkemizde. Hal böyle olunca reel, ayakları yere basan bir dünya görüşümüz, bir politikamız, bir toplum yapımız, objektif bir tarih anlayışımız yok. Kitabın beğendiğim bir diğer yönü ise amprik bölümde 31 katılımcı ile yapılan mülakatlardı. Ne kadar samimi, gerçeğe ve tecrübeye dayanan tespitlerdi onlar öyle. Tabi bunu tespitlere katıldığım için söylemiyorum. Tespitler çok sübjektif burası çok açık ama hiçte copy paste değil. İmam hatip ve ilahiyat kökenli katılımcıların tespitleriyse ne yalan söyleyeyim okurken tüylerimi diken diken etti. Daha fazla okumasam mı, yoldan çıkmasam mı demekten kendimi alamadım :)) Ama yazarımızın da kitabın sonunda belirttiği üzere ateizm, kişinin semiyosferinde bulunduğu din üzerinden şekilleniyor. Tüm katılımcıların düşüncelerine değer vermekle birlikte ateizmlerinde gerçek mana da Tanrı inkarı görmediğimi belirtmek istiyorum. Bilimsel yada mantıksal argümanlarının altında sosyolojik ve psikolojik etkenler önem arz ediyor. Bilimsel demişken bazı katılımcıların Bigbang’i inkar için en büyük delil kabul etmeleri ile aynı şeyi Tanrı’nın varlığına en büyük delil gören Teistler ile aynı safa düşmelerini çok ironik buldum. Musevi katılımcının tespitleri başka bir din temsilcisinin ateizmi seçmesi konusunda güzel bir bakış açısı sundu bana. Ali Nesin’in tespitleriyse bir bilim adamının konuya yaklaşımının ne kadar naif ve gerçeği arama aşkının ne kadar dikkate değer bir bakış açısı olduğunu gösterdi bana. Ülkemiz, insanımız için güzel bir başlangıç yapan yazarımıza teşekkür ediyorum. Okumanız dileğiyle.
Ateizmin Psiko-Sosyolojisi
Ateizmin Psiko-SosyolojisiArif Korkmaz · Palet Yayınları · 20192 okunma
·
90 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.