Gönderi

95 syf.
·
Puan vermedi
Kör Baykuş
"Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar." Behçet Necatigil'in muhteşem çevirisiyle daha da anlam kazanan bu cümleyle başlıyor kitap ve sayfalar boyunca o yaraların nasıl ruhu kemirdiğine şahit oluyoruz. Sanki bir rüyanın içindeymiş gibi hissettiren kurgusuyla ne gerçek ne hayal takip edemiyoruz. Sanırım bunda yazarın tıpkı kitaptaki ana karakter gibi afyon kullanıyor olmasının etkisi var. Zaman zaman kitaptan koptuğumu hissettiğim, neyin gerçek neyin hayal olduğunu karıştırdığım da oldu. Benim gibi düşünenlere ise yazar daha ilk sayfada cevabını veriyor; "Çalışacağım yazmaya, aklımda kalanları, olaylar zincirinden zihnimde kalanları yazmaya. Belki genel bir sonuca varırım, hayır, fakat içim rahat eder, inanabilirim kendim. — Çünkü benim için hiç önemi yok, inanmış inanmamış başkaları. — Lâkin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan. " Romanda bunalım, depresiflik, varoluşu sorgulama derinden hissediliyor. Bu şekilde kişi karanlık taraflarıyla hesaplanıyor. Güzel tasvirler ve benzetmeler eşliğinde anlatım zenginlenmiş. İnce bir duyarlılık ve müthiş bir gözlem var. Kitapta yer yer Rilke'nin yer yer Kafka 'nın izlerini görebiliyoruz. Ürpertici bir kitap. Dağılma, dönüşme romanı. Zaman zaman dini konulardaki bazı söylemleri beni irite etmedi diyemem, ne gerek vardı şimdi bunlara dediğim kısımlar da oldu. Kitap bendeki YKY baskısında önsöz ve sonsöz ile birlikte 88 sayfa. Bu kısa sayfalara derin bir anlatımı sığdırmayı başarmış yazar. Sayfa sayısı daha fazla olsaydı romanın bunalım ağırlıklı olması sebebiyle okumak da zor olurdu diye düşünüyorum.
Sadık Hidayet
Sadık Hidayet
Rainer Maria Rilke
Rainer Maria Rilke
Franz Kafka
Franz Kafka
Kör Baykuş
Kör Baykuş
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,6bin okunma
·
173 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.