Gönderi

İnsanın ne istediğini bilmeden, ceplerinin bomboş olduğunu ve ertesi günün vadettiği sorunları unutarak, kendi gibi züğürt ve umutlarla dolu bir arkadaşla, bom­ boş sokaklar boyunca büyük ve güzel şeylerden konuşarak dolaşıp durduğu uzun geceler ... Yalnız gençlerin hissedebileceği mutlu bir hoşnutsuzluk; ve dünyayı değiştirmek, yeniden kurmak arzusu ... Toplum nasıl yeniden biçimlendirilmelidir ki insanlar doğru ve yo­ ğun bir hayat yaşayabilsinler? İnsanlar arasındaki ilişkiler nasıl dü­zenlenmelidir ki, insanları teker teker kuşatan yalnızlık aşılabilsin ve böylece gerçek toplum, gerçek birliktelik doğsun? İyi nedir? Kö­tü nedir? Kader? Ya da başka bir deyişle, İnsan, sadece görünüşte değerli, fakat sahiden kendi hayatıyla, "Ben ve yürüdüğüm yol ay­nıyız, bir bütünlük içindeyiz" diyecek kadar yapıp ettikleriyle öz­deşleşmek için ne yapmalıdır? Tartışmalar ... Hiçbir zaman bir so­nuca varmayan uzun tartışmalar ... Politik özgürlüğün anlamı üze­rine, kadın-erkek ilişkileri üzerine, "biçim", "üslub" ve "ifade" so­runları üzerine bitmez tükenmez kuramlarıyla Viyana'nın ve Ber­lin'in edebiyat kahveleri ... Bilgiye ve kavrayışa duyulan açlık. .. Ve sınırsız tutkular içinde yaşanan geceler: Gün ağarırken, gecenin sönmüş arzularından, yavaş yavaş donuklaşmış, katılaşmış ve ıs­sızlaşmış arzulardan arta kalan karmakarışık bir yatak. .. ama sabah bir olmaya görsün, insan şafak vaktinin düş kırıklığını çoktan unutmuştur; ve ayaklarının altında yeryüzünün neşeyle kıpırdadı­ğını duyarak, sendeleyen adımlarla yürümektedir bir şeylere doğ­ru ... Yeni bir kitabın ya da yeni bir yüzün verdiği heyecan; arayış­lar, arayışlar ... ve bulunan yarım cevaplar. Ve dünyanın birden, birkaç saniye için durur gibi olduğu, ve duyulmadık şeylerden ha­ber vaadeden bir anlayışın bir düşüncenin parıltısıyla aydınlandığı o ender anlar; bütün sorunların bir tek cevapla karşılanır gibi oldu­ğu ender anlar ...
·
209 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.