Gönderi

464 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
İlk okuyuşumun üzerinden onca zaman geçmişken en sevdiğim karşı-ütopyacı roman ile tekrar kavuşmama, Rutkay Aziz’in aynı isimli tiyatro oyununun Ankara’ya gelişi sebep oldu. George Orwell'in yarattığı bu muhteşem romanı okurken, yazarın böylesine bir çağı, en ince ayrıntısına kadar tasviri beni her seferinde çok etkiledi ki bu da onun eşsiz hayal gücünün bir kanıtı bana göre. Kitabı kısaca özetlemem gerekirse; Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur ki bu senaryonun okuyan herkese çok tanıdık geldiğine eminim. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. İnsan, kendi belleği dışında hiçbir kayıt kalmayınca, en belirgin gerçeği bile nasıl kanıtlayabilir ki? Diri diri gömülme psikolojisini yaşatan, bitmeyen karabasan ve kabir azabı tadında, sürekli bir boğulma ve çırpınma halini dibine kadar hissettiren, moral ve yaşam sevincini yerle bir eden ve en önemlisi insan olup olmama uçurumunun kenarında "ben neyim" sorusunu sorgulattıkça ayaklarımızın altındaki zeminin daha da gevşeyip kaymasını yaşatarak isyan ettiren fevkalade önemli klasik bir başyapıttır. Ayrıca tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi; Avrasya' da da, Doğu Asya' da da gökyüzünün herkes için bir olması ne kadar tuhaftı. O göğün altındaki insanlar birbirlerine çok benziyorlardı; her yerde, yeryüzünün dört bir yöresinde, birbirlerinin varlığından habersiz, aralarına nefret ve yalan duvarları girmiş, ama yine de birbirinin aynı olan; düşünmeyi hiçbir zaman öğrenmedikleri halde, bir gün dünyayı alt üst edebilecek gücü yüreklerinde, içlerinde, kaslarında biriktirmekte olan yüz milyonlarca insan yaşıyordu.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2021166.7k okunma
·
5.4k views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.