Bugün hiç bilmediğim bir şehrin hiç bilmediğim bir semtinde ev tuttum. 2+1 ufak bir daire. Küçük bir mutfak, küçük bir banyo ve küçük bir balkon. Doğduğumdan beri aynı şehirde yaşayan ve kalabalık bir ailede büyüyen ben için oldukça farklı bir deneyim. Çalışacağım hastaneye yakın, yürüyerek 15 dakika falan.
İnsanların konuşmaları farklı burda, başta türkçe konuştuklarını bile anlamadım. Babamla tuttuk evi. O olmadan yapamazdım heralde. Alışmamışım yalnız başıma iş yapmaya. Annem olmayacak yanımda nasıl yaşayacağım böyle.
Bugün şunu düşünüp durdum. Bir şeyler öğrenmeyi genelde evin dışındaki insanlardan beklemişim. Halbuki annemden harika şeyler yapmayı öğrenebilirdim. Üstelik yapmam gereken tek şey o evin işlerini yaparken onu seyretmek. Bense okullarda, derslerde işime yaramayacak tonla şeyi öğrenip boş yere yormuşum kendimi. Şimdi tuttuğum evdeki küçük mutfakta ne yapacağım ben. Sanırım en kısa sürede yemek yapmayı öğrenmeliyim.
Dün Celine'nin Gecenin Sonuna Yolculuğuna başladım. Hemen içine aldı beni kitap. Bana sorsan ben de karşıtıyım ama bir savaş çıkarsa direkt girerim içine. Sonra savaş boyu eleştirir dururum savaşın kötülüğünü:) Şu cümle çok hoşuma gitti kitaptaki; "Sapına kadar gerçeğin içindeydim, o kadar ki, nereye gitsem kendi ölümüm de bir anlamda peşimden geliyordu, adım adım."
Her şeyi bırakıp başka bir şehre taşındığım şu günlerde ne kadar olumlu düşünmeye çalışsam da olmuyor. Kendi ölümümü de yanımda taşıyıp gidiyorum sonuçta. Onu başka bir yere bırakamıyorum.
Kendimi epey yalnız hissediyorum. Acaba onu bırakarak yanlış mı yaptım? Halbuki seviyordu beni. Şimdi böyle yalnız ve mutsuz daha mı iyi? Keşke ayrılışımızda aramızda yarım kalan bir konuşma olsaydı da ona bunları tamamlamak için konuşalım diyebilseydim.(Oğuz Atay gibi:)
Ama çok net ve kesin bir ayrılıştı bizimkisi. Üstelik ayrıldıktan sonra konuşacak tek bir şeyimiz kalmamıştı. Şimdi ondan bahsederken el yazım küçülmüş farkında olmadan, sanki onu sessiz konuşmak istiyormuşum gibi. Hala seviyor muyum? Bilmiyorum. Bir yangın merdiveninde oturmuş, kendi yangınımı bekliyorum.
Yalnız başıma bir ev tuttuktan sonra ondan bahsetmeye başlamam sanırım anlaşılır bir şey. Neyse sanırım artık susmalıyım...
M.Y