Kitabın başlarında şiddet gören Alice ve annesinin hikayesi anlatılıyor. İkisi başbakan ne kadar mutlu iseler babası yanlarında olunca bir o kadar gergin oluyorlar. Sonrasında Alice anne ve babasını kaybeder. Bunun üzerine varlığından haberi bile olmayan babaannesinin yanında yaşamaya başlar. Uğradığı bir ihanet ile bu güvenli bildiği sığınağından ayrılır ve kendisini çölün ortasında kırmızı çiçek tarlasında bulur. Aşkı bulduğunu sanır. Annesinin kaderi onu da mı takip edecek? Yoksa bambaşka bir yaşantısı mı olacak?
Sürükleyici çiçeklerle ve anlamlarıyla donatılmış bir kitap. Bana göre tek eksiği Alice' nin anne ve babasına yeteri kadar yer verilmemiş hissi yaratması.
'Hayat ileriye dönük yaşanır ancak geriye dönük algılanır. Tam ortasında dururken manzarayı görmek mümkün değildir.'
'Ama pişmanlık garip bir tohumdu; ne kadar derine ekilirse filizlenmek için o kadar çok çaba sarf ederdi.'
'Bazen de tekrardan başlayabilmek bazen her şeyi geride bırakmak kadar kolay olabiliyordu.'
'Belki de kimi zaman, ileri giden yolu bulabilmek için geri gitmek mümkündü.'