Gönderi
Spoiler İçerebilir
Ilknur Özdemir çevirisiyle okudum çok da beğendim. Akıcı da kitap. Ancak konu zorladı beni. Bu insanların işi gücü yok mudur? Bir kadının bütün hayat amacı bir erkek bulup evlenmek midir? Evlilik değil zaten iş anlaşması. Varsa yoksa zengin koca bulma, erkekler namus, şeref peşinde. Ne hikmetse erkeklerin namusuna hiçbir sey olmuyor. Hatta evli kadinlar bile istediği gibi yaşıyor ama genç kızlar aman diyim laf söz olur. Elbirliği ile başını yediler kızın. Kimse hayatina giren birbirinden karaktersiz erkeğe bakmiyor da kızı yerden yere vurdular. Ne kadar da biz. Al müge anlı sabah programına koy isimleri, yerleri değiştir aynı. Kitap biterken bile aşk kelimesi geçmiyor. Selden lily'in başında bile bir tripler, bir pozlar takoz herif. Elalem ne derci Rosedale, fırsatçı trenor, pısırık dorset, ana kuzusu vardı bi tane. Bizim köylük yerde kahveye takilsa sırıtmaz bunlar. Yureksiz herifler. Nettie Strutter etmez hepsini toplasan. Ah be Lily sen de atacaktın ortaya o mektupları yansın ortalık uzaktan seyredecektin bu kadar ince olmaya ne gerek vardı be kuzum.
Tamam dedikodu yapar gibi oldu ama çok sinirimi ziplatti bunlar.
Yazar o dönemde çok güzel anlatmış derdini. 1890'larda kadına meslek sahibi olun , ekonomik özgürlüğünüzü kazanın, hayatta mutlu olmak için amacınız olsun demiş. Böyle yat gezileri, giysiler, şapkalar, partilerle olmaz demiş.
Kitap küçük bir sosyete çevresinde başlayıp sonra şu paragrafı içerince şaşırttı beni.
" Hayatın kırılan parçalarını bir araya getirecek ve onlarla kendine bir sığınak kuracak gücü bulmuş o zavallı küçük işçi kız varoluşun temel gerçeğine ulaşmış görünüyordu. Kıtı kıtına sürdürülen bir hayattı, yoksulluğun sınırındaydı, hastalığa ya da şanssızlığa yetecek olanaklar yoktu, yine de bir kayalığın ucuna kurulmuş bir kuş yuvası gibi kırılgan, ama korkusuzca sürüp gidiyordu. Çer çöple yapılmıştı ama öyle bir kurulmuştu ki oradaki hayatlar uçurumun tepesinde güven içinde kalabiliyorlardı. "
Kitap, tıpkı bir viktoryen kitap gibi başlayıp sonra boyle toplumsal gerçekçi bir paragraf ile beni şaşırttı açıkçası.
Bu düşünce yapısının ve işçi sınıfı isyanlarının 1800 lü yıllarda Amerika'da ortaya çıktığını Jack London'un Demir Ökçe kitabında okumustum. Sonra Rusyaya yayılıp imparatorluğu yıkmış. Ama böyle bir kitapta bile etkisini görmüş oldum.
Kitap başında farklı sonunda farklı hisler yaşattı bana.
·
199 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.