Gönderi

403 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
En sevdiğim kitap üzerine;
Kendisi savaşa katılmasa bile, gözlemci gazeteci olarak İspanya’da bulunan ünlü ABD’li romancı Ernest Hemingway’in, Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanının konusu İspanya İç Savaşıdır. Romanda Robert Jordan isimli ABD’li bir İspanyolca öğretmeni, Cumhuriyetçi Cephe’de İspanya İç Savaşı’na katılmıştır ve görevi İsyan Ordusu’nun elinde bulunan Segovia civarındaki bir köprüyü dinamitleyerek imha etmektir. Hemingway, Çanlar Kimin İçin Çalıyor’da bir ilke imza atar ve İç Savaş’ta adları çokça geçmeyen bir grubu, dağda göçebe yaşayan bir grup gerillayı Cumhuriyetçi Cephe’de savaşa dâhil eder. Bu kurgu romanda, roman kişisi Robert Jordan, bu bir grup gerillayla dağlarda yaşar ve kendi gözlemlerine İspanyol cumhuriyetçilerinin gözlemlerini de ekleyerek savaşı anlamaya çalışır. Roman kişisi Robert’in ilk sorguladığı, daha önce cephede hiç rastlamadığı çingenelerin nasıl olup da savaşa dâhil olduğudur. Yaşlı Anselmo’nun bu soruya yanıtı nettir: “Bu olaylarda birçok çingene var. Onlar için oymakları dışındakileri öldürmek günah değildir. Kuzey Afrikalılar gibi. (Çingeneler) savaşın niye yapıldığını anlamıyorlar. Niye dövüştüğümüzü bilmiyorlar. Onlar yalnızca savaşta olduklarını, insanların ceza korkusu olmaksızın, eski zamanlardaki gibi adam öldürebileceklerini sanıyorlar.” Grup üyelerinden Fernando daha önce Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Valencia’da bulunmuş ve tekrar dağlara geri dönmüştür. Oralarda kalamamasının sebebini şöyle açıklar: “Valencia’yı sevmedim. Halkı çok görgüsüz. Onları hiç anlayamadım. Yaptıkları tek şey birbirlerine yoldaş diye seslenmek.” Roman kişisi Fernando’nun ağzından dile getirilen bu sözler, aslında Hemingway’in Cumhuriyetçi Cephe gerisindeki izlenimlerinin ürünüdür. Burada, İsyan Ordusu’nun sadece savaşa odaklanırken, Cumhuriyet Ordusu’ndaki değişik grupların kendi ütopyalarına odaklandıklarıyla ilgili bir eleştiri bulunmaktadır. Hemingway’in burada eleştirdiği, bu grupların idealleri olması değil, ideallerinin savaşmalarını engelleyecek boyutlara ulaşa- rak, savaşı kaybetmelerine yol açmasıdır. Hemingway, roman boyunca savaşan iki tarafın birbirine uyguladığı şiddeti okuyucuya mümkün olduğunca tarafsız bir gözle sunmaya çalışır. Örneğin, Cumhuriyetçi Cephe adına bir kışlayı ele geçirerek katliam yapan kurnaz gerilla lideri Pablo ile bir diğer roman kişisi Joaquin’in babasının İsyan Ordusu tarafından öldürülüşü arasında pek bir fark yoktur. Pablo, kışladaki askerlerle birlikte köyde bulunan tüm din adamlarını ve köyün tüm ileri gelenlerini de meydanda idam eder. Bunu yaparken, gayet soğukkanlıdır ve kimseyi suçlu ya da suçsuz diye ayırma gereği de duymaz. İşin korkunç tarafı, Cumhuriyet Ordusu’nu destekleyen köylüler de katliama katılır. Pablo, bunları Robert’e anlatırken, Robert’in kafasında tek bir soru belirir: Özgürlük adına karşısındakini dinlemeden infaz eden bu adamların, karşısında savaştıkları adamlardan ne farkı kalmaktadır? Aynı soruyu roman kişisi Joaquin, babasının infazını anlatırken karşı cephe adına da sorar. Joaquin, ailesinin başına gelenleri şöyle aktarır: “Valladolid’deki bir sürü insan gibi ailem de solcuydu. Faşistler kenti solculardan temizlerken, ilkin babamı vurdular. Sosyalistlere oy vermişti o da. Sonra anamı vurdular. O da oyunu onlara vermişti, ilk kez oy kullanmıştı. Kız kardeşlerimden birinin kocasını vurdular sonra. Tramvay sürücüleri sendikasına üyeydi. Besbelli ki, sendikaya üye olmasa tramvay falan süremezdi. Ama siyasetle uzak yakın ilgisi yoktu adamın.” Roman başkişisi Robert Jordan, yine de Cumhuriyet’e inanmaktadır. Zaten bu yüzden bu cephede savaşa katılmıştır. Ona göre, Cumhuriyetçi Cephe mutlaka savaşı kazanmalıdır. Aksi takdirde, ona inananların İspanya’da yaşamaları imkansızdır. İsyan Ordusu’nun daha savaş bitmeden, ele geçirdikleri yerlerde yaptıkları bunun en büyük kanıtıdır. Ancak, Robert’e göre, Cumhuriyetçi Cephe savaşı kazandığında işi bitmeyecektir. Çünkü Cumhuriyet'in eğer “kendisini, ayaklanma başladığında çıkmaza sokan at hırsızlarından” kurtarmazsa, varlığını devam ettirmesi zordur. Hemingway’in, Robert Jordan ağzından sorduğu şu soru Cumhuriyetçi Cephe’de olanlarla ilgili fikirlerini göstermesi açısından önemlidir: “Önderlerinin, gerçekte kendi düşmanları olan, böylesi bir halk başka yerde var mıydı acaba?” Hemingway, bu İç Savaş’ta birbirini boğazlayan iki tarafın aslında birbirinden farklarının olmadığını, liderleri savaşırken onların peşinden gitmek zorunda kalan bir halkın çaresizliğini yaşlı Anselmo'nun ağzından dile getirir. Anselmo’nun şu sözleri, tüm savaşların özetidir adeta: “Yolun karşısındaki hızarın bacası tütüyordu. Anselmo karın içinden geçip gelen dumanın kokusunu alabiliyordu. Faşistler üşümüyor, diye düşündü, rahatları yerinde, yarın gece onları öldüreceğiz. Ne garip iş bu, üstelik bunu aklıma getirmekten hiç hoşlanmıyorum. Bütün gün onları gözetledim, bizden hiçbir farkları yok. Şimdi yürüyüp hızara gitsem, kapıyı çalsam beni buyur edeceklerinden hiç kuşkum yok, yeter ki yoldan geçen herkesi durdurup kimlik sormak için emir almamış olsunlar. Aramıza bir tek emirler giriyor. Bu adamlar faşist değil. Onlara faşist diyorum ama değiller. Bizim gibi yoksul insanlar onlar da... Bu akşamüstü konuşmalarından anladım. Askerden kaçamaz bunlar, kaçacak olsalar aileleri kurşuna dizilecektir çünkü.” ---
Çanlar Kimin İçin Çalıyor
Çanlar Kimin İçin ÇalıyorErnest Hemingway · Bilgi Yayınevi · 198712k okunma
·
336 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.