Gönderi

Anne mektubu
"Sevgili oğlum, benden istediğini gönderiyorum Bu parayı iyi bir işe kullan, hayatım kurtarmak söz konusu bile olsa, bir daha babanın haberi olmadan sana bu kadar önemli bir parayı bulamam, baban öğrenirse evimizin düzeni bozulur Bu parayı bulmak için, toprağımızı rehine koymak zorunda kalmış oluruz. Bilmediğim tasarılarının değerini takdir etmek bence imkansızdır ama bana söylemekten korktuğuna göre içyüzü neymiş acaba bunların? Bu açıklama ciltlerle yazı istemezdi, biz analara genellikle bir tek kelime yeterdi, bu tek kelime de beni kararsızlığın acılarından kurtarmış olurdu. Mektubunun üzerimde bıraktıgı acı etkiyi senden saklayamazdım Sevgili oğlum, yüreğime böyle. bir korku salmaya seni zorlayan duygu neymis acaba? Bana yazarken bir hayli acı çekmış olmalısın, mektubunu okurken ben de çok acı çektim çünkü. Ne gibi bir hayat serüvenine atılıyorsun bakalım? Hayatın, mutluluğun, çalışmalarına ayırdığın değerli zamanlan kaybetmeden içine giremeyeceğin bir âleme devam etmene bağlı olmayacak mı? Benim iyi Eugène'im, bir ana kalbine inan, karışık yollar hiçbir büyüklüğe varmaz Sabır senin durumunda bulunan gençlerin erdemi olmalı Seni azarlamıyorum, armağanımıza hiçbir acı katmak istemezdim Sözlerim ileriyi gördüğü kadar da inanan bir annenin sözleridir Sorumluluklarının neler olduklarını biliyorsan, ben de yüreğinin ne kadar temiz, niyetlerinin ne kadar kusursuz olduklarını biliyorum Sana çekinmeden şöyle de diyebilirim. Haydı, iki gözüm oğlum, yürü! Anne olduğum için titriyorum, fakat adımlarının her biri dileklerimiz ve dualarımızla seve seve izlenmiş olacaktır. Tedbirli ol sevgili oğlum. Bir erkek gibı uslu akıllı olmalısın, senin için aziz olan beş kişinin kaderleri sana bağlı. Evet, senin mutluluğun nasıl bizimkine bağlı ise bizim bütün umudumuz da işte öyle sende Sana, işlerinde yardımcı olması için hepimiz Tanrı'ya dua ediyoruz Teyzen Marcıllac, bu işte akıl almaz bir iyilikte bulundu Eldivenlerin hakkında bana söylediğine varıncaya kadar hepsini tasarlıyormuş. Ama çocukların büyüğüne karşı bir düşkünlüğü varmış, bunu neşeyle söylüyordu. Eugène'im, teyzeni çok sev,başarıya ulaştığın zaman onun senin için ne yaptığını söylerim sana; yoksa, onun parası ellerini yakar senin. Siz çocuklar, hatıraları feda etmenin ne olduğunu bilmezsiniz! Ama sizin için neler feda edilmez ki? Seni alnından öptüğünü, bu öpücükle sana çok zaman mutlu olma gücünu vermesini istediğini söylemeyi üzerime yüklüyor. Bu iyi yürekli ve temiz kadın parmaklarında damla hastalığı olmasaydı yazacaktı sana. Baban iyidir 1819 yılının ürünü, umutlarımızı aşıyor, hoşça kal çocuğum, kız kardeşlerin hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim. Laure sana mektup yazıyor. Aile içindeki ufak tefek olaylar hakkında ileri geri konuşma zevkini ona bırakıyorum. Umarım başarı gösterirsin! Oh! evet, başar, Eugène'im, bir ikinci defa dayanamayacağım kadar şiddetli bir acı çektirme bana Çocuğuma vermek için delicesine servet isterken, yoksul olmak neymiş anladım iyice. Haydi, hoşçakal. Bizleri habersiz bırakma, annenin sana yolladığı öpücüğü buradan al."
·
132 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.