Gönderi

Öğürüyor, küfrediyor, yeniden ısırıyordum; kalbim çatlayacak gibi ağlıyordum, tekrar kustum. Bağırıp çağırarak, dünyanın bütün kudretlerini cehennemin dibine yolladım. Çıt yok. Çevremde ne bir insan, ne bir ışık, ne bir ses. Zorlu bir heyecan hali yaşıyordum; beni belki biraz doyurabilecek olan bu ufacık et parçalarını çıkarmak zorunda kaldıkça, ağır ve sesli soluyor, dişlerimi gıcırdatarak ağlıyordum. Hiçbirinin fayda etmediğini görünce bitkin bir nefretle dolu, gözümü öfke bürümüş, elimdeki kemiği kapıya doğru fırlattım; gökyüzüne yukarı bağırıp çağırdım, tehditler savurdum; sesim kısılmış, acı acı Allah'ın adını haykırdım, parmaklarımı birer pençe gibi kıvırdım..."Sana söylüyorum, ey gökyüzündeki kutsal Baal; sen yoksun, olsan sana öylesine lanet ederdim ki, göklerin cehennem ateşleriyle sarsılırdı. Sana söylüyorum; kulluğumu gösterdim. Reddettin, kovdun beni, ben de sana ebediyen sırt çeviriyorum çünkü sen bağış saatini yadsıdın. Sana söylüyorum, biliyorum öleceğim, yine de alay ediyorum, ey gökteki! Apis! Sen benim üzerimde gücünü gösterdin ama bilmiyorsun ki felaketten yılmam ben; bunu bilmen gerekmez miydi? Kalbimi uykularda mı yarattın? Sana söylüyorum; bütün varlığım, içimdeki her damla kan seni hiçe saydığından, bağışlayıcı yardımına tükürdüğünden ötürü mutludur. Bu saatten öteye ben senin bütün eserlerinden, bütün senden el etek çekiyorum. Bir daha seni düşünecek olurlarsa bütün düşüncelerime lanetler ediyorum; bir daha senin adını anarlarsa dudaklarımı koparıp atmak görevim. Gerçekten varsan, sana ömrümde ve ölümümde son sözümü söylüyorum: Hoşçakal! Sonra da susuyor, senden yüz çeviriyor, alıp başımı gidiyorum..." Çıt yok.
Sayfa 112Kitabı okudu
·
294 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.