Gönderi

455 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Dosto ile psikanalizin derinlerine doğru...
Bazı kitaplar vardır, okursunuz ve ''Güzeldi'' dersiniz, ancak üzerine bir daha düşünme gereği duymazsınız, öylece kitaplığınıza kaldırır ve sonsuzluğa kadar unutursunuz onu. Bazıları vardır, okurken anlarsınız sizin için özel olacağını. Kitaplığınıza kaldırsanız bile durup dururken aklınıza esip aniden onu yerinden edip kitabı karıştıracağınızı, sayfaları ve satırları arasına gömdüğünüz onca duyguyu diriltmek için can atacağınızı bilirsiniz. Karamazov Kardeşler benim için böyle bir kitap oldu işte, hüzünlü bir şekilde annemle ortaklaşa paylaştığımız kitaplığa kaldırsam da her pazar günü Anna Karenina'nın ölümünü okuduğum gibi Karamazov Kardeşler'den de kimi kısımları okumaya ve okumasam bile sıklıkla İvan'ı, Alyoşa'yı, Mitya'yı, Fedor'u, Gruşenka'yı, Katya'yı ve hatta İlyuşka'yı düşünmeye devam edeceğim. Ve hüzünlü bir şekilde fark edeceğim ki Dostoyevski'nin bana sunduğu o yaşam, hemen yanıbaşımda ilerleyen yaşamdan daha coşkun, daha güzel ve daha... daha gerçek gelecek. Yazıldığı günden bu yana milyonlarca insanın yaptığı gibi İvan karakteri şöyleydi, Mitya toplumun şu kesimini teslim ediyordu, yazar Alyoşa karakterini yazarak bize şu fikri aşılamak istiyor diyebilirim. Ancak bu, tekrara girmekten başka bir şeye yaramaz. Çünkü bence Dostoyevski'nin kurduğu evrendeki karakterlerin her birine başlı başına birer roman yazsak yine de onları anlamayacak bir kesim hep var olacak. Üstelik, bizim tam olarak onları anlayabileceğimiz bile şüpheli! Kusursuz bir aşkı, kusursuz bir babayı, kusursuz bir anneyi, kusursuz bir kardeşliği, kusursuz bir dostluğu, kusursuz bir toplumu, ''kusursuzu'' anlatsaydı, mutlu bir sonla bitseydi ''Karamazov Kardeşler'' belki, hatta muhtemelen bu kadar okunmayacaktı, bu kadar takdir edilmeyecek, yüzyıllar sonraki bir nesle hitap edemeyecekti. Çünkü Karamazov Kardeşler'i Karamazov Kardeşler yapan insana yaşamın ta kendisini bütün çıplaklığıyla sunmasıdır. Yoksullukla, açlık ve hastalıkla, ilgisizlik ve sevgisizlikle büyümüş çocuklarla, içkiyle yok olmuş insanlarla, yaralı aşıklarla doludur insanlık. Bütün bu sefalet şu ya da bunun hatasından doğmuştur elbet. Ben hata yapmam, kimseye zarar vermem dememek gerek. Çünkü her kulun ufacık minicik de olsa bir hatası olmuştur. Biraz düşünürsek milyonlarca insandan oluşan bir şehirde milyonlarca ufacık minicik hata eder. Her bir hatanın bir insanın kalbini kırdığını düşünürsek kalbi kırık milyonlarca insanı buluruz karşımızda. Karamazov Kardeşler bir bakıma kalbi kırıkların romanıdır. Büyük ya da incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden kırılanlar... Kimin neye, ne için kırıldığı önemli değildir, önemli olan bu kırgınlıkların sonucunda un ufak olan, beyin hummasına tutulan, acı çeken insanların varlığıdır. Aslında bir bakıma toplumun günden güne birbirine düşman olmasının, insanların birbirine düşman kesilmesinin, körpecik insanların ''Toplumu ne kadar seversem, toplumu oluşturan insanlardan da o oranda soğuyorum. (p70)'' diye içlerindeki nefreti kusmalarının sebebi de bu ufacık hataların birleşip koskoca felaketlere yol açmasıdır. Kitap aynı zamanda çocukluğun bir insanın hayatını ne denli etkilediğini ve bu etkinin her insan için ne kadar farklı olduğunu da gözler önüne serer. Örneğin kitaba ismini veren Karamazov Kardeşler İvan, Aleksey, Mitya ve Fedor (aşçı çocuk) aynı babaya sahiptir ve çocukları aynı sefaletin, aynı ilgisiz ve sevgisizliğin gölgesinde geçmiştir. Oysa hepsi farklı etkilenmiştir bu çocukluktan. En küçükleri Aleksey tuhaf bir tutkunlukla dine yönelmiş, yaşadıklarını kimseye yaşatmamak için çabalar hale gelmiştir. Sara krizleriyle sınanan Fedor, kibirli ve inkarcı, hoşgörüsüz bir adama dönüşmüştür. İvan; soğuk, mesafeli ve yalnızlığı toplumun bir parçası olmaya tercih edecek derecede içine kapanık biri oluvermiştir. En büyükleri Mitya ise tamamen babasından izinden giderek içkici, kavgacı ama aynı oranda da ''Ona onlarca yıl önce verilen bir kilo fındığı unutmayıp yıllar sonra bir kilo fındıkla çıkagelecek'' kadar da sevgiye muhtaçtır. Belki de bir kez daha acıyla fark ediyoruz ki her doğuranın anne olmadığı gibi her spermini veren de baba olmaz. İkinci cildin 480-90 sayfaları arasında da dendiği gibi babalık ''Çocuğunu sevmek, ona onu sevdiğini gösterebilmektir.'' Şayet çocuk büyüyüp arkadaşlarının babalarıyla kendininkini karşılaştırdığında büyük bir hayal kırıklığıyla neden o denli ilgisiz, sevgisiz büyüdüğünü soruyorsa kendine, babası bir anlamda ona spermini vermekten başka bir işe yaramamıştır. Daha söyleyecek çok söz, verilecek çok mesaj var ama ne benim ömrüm ne de bu incelemenin kelime sınırı bütün konuları derinlemesine incelememe yeter. Ah Dostoyevski! Yine ve yine sonsuzluğa kadar unutamayacağım, her hatırladığımda burukça gülümseyeceğim, günler boyunca Dimitri'nin, Aleksey'in, Mitya'nın ve adını sayamayacağım onlarca karakterin sözleri kulaklarımda çınlayacağı bir kitap yazmışsın. Güzel yazmak bir suç olsaydı sen ''Ted Bundy'den'' bile beter olurdun.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Olympia Yayınları · 202035.2k okunma
·
272 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.