Gönderi

Ensemize Zehir
Ateş çemberinin içinde bir akrep gibi. Ensemize zehir. Ensemize zehir. Düşlediğim bu, Bu değişmez döngü, Büyüyor bizimle. Yüreğimdeki bu ritim; Rahimden bu yana; Hasret, bir sevda türküsüne. Vurur, çeper tanımadan. Ve şimdi; Yeniden bir kavga duruyor, alnımızın tam karşısına. Duygular şevkinde ve asi. Ellerim inatla uzanıyor, kalemin namlusuna. Çağın binlerce adım gerisinden gelen; Binlerce adım gerisindeki beynimin içinde, Damarları kadar kılcal bir zaman uzuyor. Ve; Ellerimde bir illet büyüyor. Her sabah yüzüme çarptığım bu su; Bir kez daha uyandırılmak isteği, Ah yıkılmışlık.. Ve bu dem ibrettir, sevda. Taa sürgünî Adem'dendir bu ibret. Vardım idrâkına bu dem. Asıl nişan buydu yiğitlerin şânına. Buydu yastığın altındaki giz. Ve bu ki; bir nebîden, Bir yürekli nübüvvet.. Acılar yıllanadursun, yarının testisinde. İçimizdeki şeytandır, bahtiyâr. Ve düşüyor otuzüçten bir civan, sıralı sabır dizinden. Düşüyor bir ateş tanesi, bir namuslu kehribar. Vah; bu nasıl vebâ, bu nasıl belâ? Behey bu nasıl kahr-ı yâr! ~Tuncer Turgay 25.05.2022 Çarşamba 23.23
85 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.