Gönderi

82 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 30 hours
Antik Dünyada Din, Vatan, Görev, Onur ve Aile Kavramları: İphigenia Aulis’te
“İnsan güruhu korkutucudur.” - Euripides 1. Euripides’e Dair: Tarihçi Philokhoros’un aktardığı bilgiye göre, toprak sahibi bir babadan, soylu bir anneden geldiği düşünülen Euripides,
Aiskhylos
Aiskhylos
ve
Sophokles
Sophokles
sonrası dönemin en büyük tragedya yazarı olarak anılır. Çağdaşı komedya yazarı
Aristophanes
Aristophanes
’in oyunlarında da karakter olarak karşımıza çıkan
Euripides
Euripides
’in yoksul bir aileden geldiği de söylenir. Fakat bunlar daha çok yazarın soyunu önemsiz göstermek amacıyla uydurulmuş bilgiler olarak düşünülür. İyi bir eğitim almış olması, onun varlıklı bir aileden geldiğini gösterir. Genç yaşlarında güreş ve boks gibi çeşitli sporlarla uğraşan Euripides’in aynı zamanda iyi bir ressam olduğu bilinir. Prodikos’tan hitabet ve Anaksagoras’tan felsefe dersleri aldı. Aynı zamanda Protagoras ve
Sokrates
Sokrates
’in de yakın dostudur. Tiyatro oyunlarına mesafeli olduğu söylenen Sokrates’in, dostu Euripides’in oyunları sahnelendiğinde mutlaka izlemeye gittiği söylenir. Günümüze en çok eseri ulaşan antik tragedya yazarı olan Euripides, rakipleri Aiskhylos ve Sophokles’ten daha az oyun yazmıştır. Buna rağmen daha fazla eserinin korunmuş olması, halk arasında daha çok sevildiği teziyle açıklanmaya çalışılır. 2. Tragedyaların Esin Kaynakları Hakkında: “Nasıl da çileliymiş insanoğlu ve yazgısına yazılmış daha neler varmış çekeceği.” (sayfa 52) Tragedya incelemelerimde sıklıkla söylediğim üzere bu oyunlar konularını daha çok
Homeros
Homeros
destanlarından ve Yunan Mitolojisi’nden alırdı. Ve bir de günümüze dek ulaşamamış olan Homeros sonrası dönemde yazılan destanlardan. Bu destanlara örnek olarak Kypria Destanı, Aithiopis Destanı, Küçük İlyada Destanı, İliupersis Destanı, Nostoi Destanı ve Telegonia Destanı gösterilebilir. Konuları bilinse de, hiçbiri günümüz dünyasına ulaşamamış olan önemli antik metinlerdir bunlar ve kendilerinden sonra yaşamış ve eser vermiş olan yazarları, şairleri fazlasıyla etkilemişlerdir. 3. Oyunun Kronolojisi ve Yapısı Üzerine: “Üzülmek de, sevinmek de var alınyazında. Ölümlü doğdun, istesen de, istemesen de, öyle buyurmuş tanrılar.” (sayfa 2) Euripides’in kimi oyunları doğrudan ya da dolaylı olarak Troya Savaşı ile ilgilidir. Savaşın başlangıcına giden yolda önemli duraklardan biri olan Aulis Limanı’nda yaşananlar,
İphigenia Aulis’te
İphigenia Aulis’te
adlı bu tragedyayla birlikte detaylandırılıyor ve Homeros metinlerine geçmeden önce önemli bir basamak görevi görüyor. Aslında Euripides
İphigenia Tauris’te
İphigenia Tauris’te
tragedyasını daha önce yazar ve sonra bunun yıllar öncesini anlatan İphigenia Aulis’te yazılır. Tauris’te, Troya Savaşı’nın sonrasına geçerken, Aulis’te hemen öncesinde geçer. Savaşın 10 yıl sürdüğü düşünüldüğünde arada büyük bir zaman dilimi olduğunu görürüz. 4. Oğul Euripides ve Oyunun Sahnelenmesi Hakkında: “Gün ışığı insanların görebileceği en güzel şeydir. Yerin altında hiçbir şey yok, ölümü arzulamak deliliktir.” (sayfa 50) İphigenia Aulis’te, yazar hayattayken sahnelenemez. Euripides’in ölümünden sonra aynı isimli oğlu Euripides tarafından M.Ö. 405 yılında sahnelenir ve vefalı oğul yarışmada babasına birincilik ödülünü kazandırır. Eserdeki kimi kısımların dönemin estetik tercihleri gözetilerek oğlu tarafından değiştirildiği düşünülüyor. Euripides'in
Bakkhalar
Bakkhalar
adlı oyunu (incelemesi için bakınız: #124652076) için de benzer bir senaryo görürüz. Oğlu tarafından babasının ölümünden sonra sahnelenmiş ve yine birincilik ödülüne değer görülmüştür. 5. Euripides’in Bakış Açısı ve Yazım Tarzı: Euripides’in oyunlarında tanrılara ve kutsal geleneklere bakış Sophokles ve Aishylos’a göre daha farklıdır. Sorgulayıcı bir bakışla ele alır şair bu türden olayları. Her ne kadar öykülerini mitolojiyle desteklese de, bu onun inançlı olduğu anlamına gelmez. Bu durum Euripides’in ateist olmakla suçlanmasına ve eleştirilere maruz kalmasına neden olacaktır. Fakat o bunları umursamaz ve kendi bildiği yoldan şaşmamaya gayret eder. Başta
Aristoteles
Aristoteles
olmak üzere birçok antik çağ filozofu ve yazarı tarafından zaman zaman eleştirilse de, günümüze kalan eserleri ekseninde onun iyi bir tragedya yazarı olduğunu söylemek mümkündür. Başta “deus ex machina” kavramı olmak üzere tiyatroya getirdiği yeniliklerle adından söz ettiren ve oyunları ilgiyle izlenen önemli bir kişiliktir. 6. Kısaca İphigenia Aulis’te’nin Konusu: “Farklıdır insanların huyları, farklıdır doğaları, ama iyi ve doğru her zaman açıkça bellidir, iyi eğitim alanlar mutlaka bulurlar erdemin yolunu.” (sayfa 22) Yunanistan’ın çeşitli coğrafyalarından çeşitli komutanlar ve güçlü figürlerin yüzlerce gemisi Aulis Limanı’na demirlemiş bir şekilde beklemektedir. Yakında Troya’ya doğru bir yolculuk başlayacaktır. Bunun başlıca sebebi Yunan komutanlarından Menelaos’un karısı “güzel Helene”nin Troya Prensi Paris tarafından kaçırılmasıdır. Bu durumu kabullenmeyen Helenler Troya’yı fethetmeye ant içerler ve Helene’yi yeniden vatanına getirmeyi akıllarına koyarlar. Sparta Kralı Menelaos’un kardeşi ve Mykene Kralı olarak bildiğimiz Agamemnon da savaşın önemli figürlerinden biri olarak kendisinin emrinde olan askerlerle birlikte Aulis’e gelir. Her şey hazırdır fakat rüzgâr, deniz dalgaları gibi doğa olaylarına karşı konulamamaktadır. Kahin Kalkhas’a danışıldığında tanrılara bir kurban verilmesi gerektiğini yoksa donanmanın asla yola çıkamayacağını belirtir. Kurban edilmesi gerektiğini söylediği kişi Agamemnon’un biricik kızı İphigenia’dır. 7. Agamemnon ve Artemis Arasındaki İlişki: Menelaos: “Arkadaş arkadaşın derdine ortak olmalı.” Agamemnon: “Ve bunu iyi şeyler yaparak başarmalı, arkadaşını üzerek değil.” (sayfa 16) Agamemon’un komutasındaki ordunun yelken açamamasının başlıca nedeni tanrıça Artemis’tir. Agamemon’un avlandığı esnada Artemis’e adanmış bir geyiği öldürmesi tanrıçayı öfkelendirir ve Yunanistan’ın en ünlü bilicisi Kalkhas’ın olaya getirdiği çözüm İphigenia’nın kurban edilmesi gerektiğidir. Denizde gemilerin hareket etmesi için gereken rüzgârın oluşmamasının nedeni bizzat Artemis’tir. Tanrıçanın rahatlaması ve kininin ortadan kalkması için böyle bir kurban gereklidir. Agamemnon’un büyük bir ikilemde kalması sonucu kardeşi Menelaos ve kurnaz Odysseus girer devreye ve onu ikna ederler. Kişisel çıkarını görmezden gelir ve halkının çıkarı için hareket etmeye karar verir. Kutsal tanrıların buyurduklarına karşı gelmemek Yunan ordularının Troya seferine çıkabilmesini sağlar. Hatta söylentilere göre bu savaştan galip ayrılacak taraf da yine onlardır. 8. Oyundaki Karakterler ve Yaşananlara Dair: “Ama kaçınılmaz bir kader beni kızımın kanını dökmeye, onu öldürmeye zorluyor.” -Agamemnon (sayfa 19) Hellen ordusunun başkomutanı Agamemnon için tarihi karar anlarından biridir. Bir tarafta vatanı ve onuru söz konusudur diğer tarafta ise aile kavramı vardır. Kızı İphigenia’nın ölümünü kabullenmesi zor olsa da, tanrılara karşı görev duygusu ağır basacaktır ve ordusunun gözünde itibarını korumak için bu zor kararı alacaktır. Karısı Klytaimnestra’ya yazdığı mektupta kızlarını derhal Aulis’e göndermesi gerektiğini söyler ve bunun sebebi olarak da Akha ordularının en büyük savaşçısı konumundaki Akhilleus’la İphigenia’nın evlendirileceğini belirtir. Mektubu taşıyan haberci aynı zamanda büyük bir yalanı da taşımaktadır ve bir insanın hayatı söz konusudur. Klytaimnestra evlilik zamanı kızını yalnız bırakmak istemediğinden onunla birlikte gelir Aulis’e. Tanrısal Akhilleus’la karşılaşmaları ve aralarında geçen diyalogların ardından neler olup bittiğini anlar ve kocası Agamemnon’a âdeta öfke kusar. Yaşadığı üzüntü karşısında çaresiz bir şekilde isyan eder. Agammemnon’un ordusunun gözünde itibarını kaybetmemek için bu üzücü kararı almak zorunda kaldığını görürüz. Vatan ve millet söz konusu olduğunda kendi canından ve kanından bir insanın ölümüne göz yumma düşüncesi mantıklı bir karar olarak gözükür. Buna rağmen endişeli bir halde olduğu da gözlerden kaçmaz. Diğer yanda ise iftiraya uğrayan bir adam söz konusudur. Akhilleus’un adı, ona sorulmadan lekelenmiştir. Güçlü, kuvvetli, savaşçılığıyla nam salmış olan Akhilleus’un bu durumu kabul etmemesi ve Agamemnon’dan hesap sormayı düşünmesi de onun açısından oldukça mantıklıdır. İstemeden olayların içinde kendisini bulur ve İphigenia’nın öldürülmemesi için elinden geleni yapacağını ifade eder. Kendisine sadık bir grup askerle birlikte Klytaimnestra ve kızının yanına gelerek mücadeleye hazır olduğunu gösterir. 9. İphigenia’nın Mitolojideki Yeri: “Vatanım, Hellas’ın ışığı olmam için yetiştirdi beni, ben de ölümden kaçmayacağım.” -İphigenia (sayfa 60) Dörtgenin son ayağında ise elbette İphigenia vardır. Diğer tragedya yazarlarının da değindiği İphigenia karakteri aslında Homeros destanlarında (
İlyada
İlyada
ve
Odysseia
Odysseia
) yer almaz. Yukarıda da andığım Homeros sonrası destanlarda (literatürde Kypria destanları olarak geçer) adına rastlarız. O destanlara ek olarak çeşitli tiyatro oyunlarıyla da karakter yapısı ortaya konmuş ve trajik hayat öyküsü resmedilmiştir. Kelime anlamı olarak “güçlü, gürbüz” ve “doğmuş olan” anlamlarına gelen Yunanca kelimelerden türetilmiş bir isimdir. Bütüncül olarak ise “güçlü doğan” anlamına gelir. Ölüm fikri insanları korkutur ve İphigenia da en başta bunu yaşar. “Genç bakire” olarak anılır oyunda ve ölümü dramatik olarak adlandırılır. Korku zamanla kendisini olgunluğa bırakır ve bir süre düşünüp taşındıktan sonra ölümü eski bir dost gibi karşılamaya karar verir. Ülkesi uğruna kendini feda ederek ölümsüzleşme fikri ona daha cazip gelir ve bu kararıyla hem vatanı hem de dini uğruna hareket etmiş olur. Kutsal olana saygı aynı zamanda vatanının bekası anlamına da gelir ve İphigenia büyük bir soğukkanlılıkla ölüme yürür. 10. İphigenia Tauris'te'ye Giden Yol: “…Adamın iyisi yüksek makamlara gelince huylarını değiştirmemeli…” (sayfa 14) İphigenia'nın kurban edilme sahnesi an be an yaklaşır. Kalkan kılıç boynuna inmek üzereyken tanrıça Artemis son anda karar değiştirir ve bir ceylanın öldürülmesini sağlar. İphigenia'yı ise yanına alır. Bu durum mitolojide tanrıların katına yükselmek ile açıklanır fakat insanların dünyasından alıkonulmak da aslında bir nevi ölüm anlamına gelir. Aulis'teki hikâyesi bu şekilde son bulan İpgihenia'nın Tauris yolculuğu başlamış olur. Dram yüklü hayat öyküsü burada da devam edecektir. 11. Son Söz: Oyun, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından
Ari Çokona
Ari Çokona
çevirisiyle yayımlanıyor. Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi içinde yer alan eserin başında Çokona’nın, Euripides ve eserlerine dair yazdığı bir giriş metni de bulunuyor. Euripides, İphigenia ve Agamemnon karakterleri üzerinden vatan kavramının önemine değiniyor ve Hellen Birliği ülküsünü devam ettirerek milliyetçi bir bakış açısı sergiliyor. Birçok oyununda olduğu gibi kutsal gelenekler ve tanrıları ise tartışmaya açıyor. Antik çağ yazarlarından sonra modern çağ yazarlarının da ilgi odağında olan İphigenia,
Jean Racine
Jean Racine
,
Friedrich Schiller
Friedrich Schiller
,
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
gibi büyük oyun yazarlarının eserlerine konuk olmuştur. Euripides'in
İphigenia Tauris’te
İphigenia Tauris’te
adlı tragedyasında İphigenia'nın hayatının sonraki safhasına konuk oluruz. Troya Savaşı sonlanmıştır. İphigenia, tanrıçanın Tauris'teki tapınağında rahibelik görevini sürdürür. Bu esere geçmeden önce elbette kronoloji açısından
İphigenia Aulis’te
İphigenia Aulis’te
mutlaka okunmalıdır. Keyifli okumalar dilerim. “Hiçbir ölümlü sonuna kadar şanslı ve mutlu kalamadı, çünkü şimdiye kadar kimse üzüntüsüz gelmedi dünyaya.” (sayfa 6-7)
İphigenia Aulis’te
İphigenia Aulis’teEuripides · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2017346 okunma
··
4,158 views
Psyche okurunun profil resmi
İphigenia Aulis'te de deus ex machina olduğundan bahsedebilir miyiz? En belirgin deus ex machina örneği olarak Medea'yı baz alırsak ölüm Medea'ya değil çocuklarına gelmişti ve tıkanıklık Medea'nın akibeti üzerineydi. İphigenia ise ölmekte olan. Ancak Tauris'teyi de düşününce yine bir tanrı dokunuşu var gibi geliyor. İphigenia trajedilerinin feminist bağlamda değerlendirilmesi de gerekiyor. Bekaretin kutsallığı, genç kızların kurban edilişi, toplumsal eşitsizliğin en önemli konularından.. Ve İphigenia'nın katli, Agamemnon ve Klytemnestra ilişkisinin de geleceğini belirliyor. Eğer İphigenia kurban edilmeseydi bugün Elektra Kompleksi'nden bahsetmeyebilirdik. Keza Orestes trajedileri de ortaya çıkmazdı... Emeğine sağlık, yine çok özenli bir inceleme.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Doğru. Tauris’te oyununda kurallar dahilinde bir deus ex machina söz konusu ama buradaki oyunun akışı içinde. Yani tam anlatamadım sanırım ama kesinlikle tanrı dokunuşu var. Güzel bir bakış açısı yani söylediğin. ^^ Kurban edilme kavramını araştırdım biraz, Antik Yunan’dan önce de varmış kimi dini ritüellerde. Feminist bir bakış açısıyla üzerine makale bile yazılabilecek bir konu bu aslında. Tez ihtiyacı olan alsın. 🤓 Elektra ve Orestes kısımları da çok doğru kesinlikle. Zincirleme bir olay örgüsü var. Farklı bakış açıların için çok teşekkür ediyorum, senin yorumunla daha bi tamamlanmış oldu. :) 🍀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.