Yazarın okuduğum ilk kitabiydi. Eyvallah serisini okuduktan sonra okusam daha iyi olacaktı sanki. Hataya düşmüş "açık" bir günahkar olaraktan, kitabi okurken ötekileştirildiğimi hissettim. Fesleğen gibi yarı melankolik, depresif bir arkadaşım olsa ona katlanabileceğim maksimum gün sayısı üç.. Kitabın dili 20 li yaşlarının başında bir kıza pek uygun değil. Zaman zaman polat alemdarın babası ömer baba, bazende devlet bahçeli konuşuyormuş gibi hissettim. Bunu söyle yap kardeşim, sütüne tarçın koyup öyle iç kardeşim gibisinden nasihat temelli yazılardan pek hoşlanmıyorum. Ben fesleğen karakterini asiri burnu buyuk buldum. Haram mi helal mi bilmem yargilamak bana da düşmez ama herkesin aşki kendine kutsal ve biriciktir. Herkes aci çeker. Kavusur, barışır, özler. Zaten kitabın sonu çok belli bile bile okuyorsun, benim anlamadıgim bazi noktalar oldu. Köyde oturduklarını söylerken, bir kaç sayfa sonra mahallelerinden bahsediyor. Köylerin artık mahalle olarak geçmesinden olabilir. Ama geniş bir avludan bahsediyor, ama odası konyanın meşhur "yeşil kubbesi" manzaralı. Anlamadım. Ayrica köyde oturuyorsa mahallede nasıl sahaf işletiyorlar. Birde eylül ayınin sonarina dogru sobalar yanmaya basladiginda ıhlamur agacinin çiçeklerinin kokusundan mest oldugu bir sahne var. Eylül ayında konyada ıhlamur çiçeği ara bul ki koklayasin. En nazlı bitkilerden biri olan ihlamur, eylül sonuna bırakilmaz. Yani biz bırakmiyoruz, iki gun gec topla yagmur yerse sümükleniyor, ya da dalda böcekleniyor. Bizimkilerden biliyorum. Konya'nin ıhlamurları cins olarak farkliysa bilemem.
Hangi kurdu beslersen o kazanir ve çölde hirsiz tarafindan gaspa ugrayan"bunu kimseye anlatma" diyen derviş hikayesine zaten daha önce denk gelmissinizdir. Çay, kahve ve kitap üclemesinin kullaniminda ahmet batmani sollamiş. Ki sukur kalemi ahmet batmandan daha iyi. Yazarin edebi yönü var. Kelime bilgisi ve bunlari uygun yerlerde kullanma acisindan oldukca basarili. Altini çizdigim satirlarda oldu, cok hosuma giden cumlelerde oldu. Beni cocukluguma göturen sayfalarda oldu. Feslegenle Hayatimizin benzer noktalari oldugu kadar, sert çizgilerle ayrilan farkliliklari da var. Bence Allahı bulmanın yolu bu şekilde seriye bağlanmış kitapları okumaktan geçmiyor. Yeni dogmus bir kedi yavrusunun kalbine elinizi koyun, ac bir köpekle son paranizla aldiginiz poğcanizi paylasin, o köpegin gözundeki isiltida zaten kainati göreceksiniz. Yani fesleğen gibi aval aval gök yüzüne bakmanızın geregi yok. Çünkü "O" bize şah damarimizdan yakın. Haydinn bana eyvallah..