Gönderi

Eski zamanlarda uzak bir ülkede geçimini dağdan yonttuğu mermerleri işleyerek sağlayan bir mermer yontucusu yaşarmış. Yontucu, kızgın güneşin altında mermer yontmaktan bıkkın bir halde söylenir dururmuş: - “Bıktım bu hayattan... Devamlı mermer yontmaktan, ölesiye çalışmaktan bıktım... Dağ büyük, bense küçüğüm. Ah tanrım! Ne kadar da güçsüzüm... Üstelik bir de bu güneş, hep bu yakıcı güneş... Ah! Onun yerinde olmayı ne kadar çok isterdim, orada yükseklerde her şeye hâkim olur, ışığımla dünyayı aydınlatırdım.” Günlerden bir gün yine böyle söylenirken bir mucize gerçekleşmiş ve mermer yontucusunun dileği kabul olmuş. Yontucu o an güneşe dönüşmüş ve gökyüzünde parlamaya başlamış. Dileği kabul edildiği için çok mutluymuş; fakat tam ışınlarını etrafa yaymaya hazırlandığı sırada ışınlarının bulutlar tarafından engellendiğini fark etmiş. Öfkeyle söylenmiş: - “Basit bulutlar benim ışınlarımı kesecek kadar kuvvetli olduklarına göre benim güneş olmam neye yarar! Mademki bulutlar güneşten daha kudretli bulut olmayı tercih ederim. O zaman hemen bulut olmuş. Dünyanın üzerinde dolaşmaya başlamış, oradan oraya koşuşuyor, yağmur yağdırıyormuş. O böyle mutlu bir şekilde uçuşuyorken birden bir rüzgâr çıkmış ve bulutları dağıtmış. Öfke ve üzüntüyle yine söylenmiş: - “Bir rüzgâr beni bu kadar çabuk dağıtabildiğine göre, demek ki en kuvvetlisi o... öyleyse ben rüzgâr olmak istiyorum.” Yontucu sözünü bitirir bitirmez bu sefer de rüzgâr olmuş. Dünyanın üzerinde esip durmuş, fırtınalar estirmiş, kasırgalar meydana getirmiş. Fakat birdenbire önünde kocaman bir dağ belirmiş. Rüzgâr dağı geçememiş, oracıkta kalakalmış. Hayal kırıklığı içinde yine söylenmeye başlamış: - “Basit bir dağ beni durdurmaya yettiğine göre benim rüzgâr olmam neye yarar. En iyisi ben dağ olayım.” Sonunda bu dileği de gerçekleşmiş ve yontucu ulu bir dağ olmuş. O anda bir şeyin kendisine durmaksızın vurduğunu, kendinden parçalar koparıp aldığını görmüş. Gördüğü şey küçük bir mermer yontucusuymuş.
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.