Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
Kitaptan önce yazarın karaktersel çehresi hakkında birkaç kelam etmekte fayda buluyorum. Oscar Wilde döneminin önemli oyun yazarlarından biridir. Dorian Gray’in Portresi, roman türünde yazdığı tek kitaptır. Kitabın başlarında kültürünü empoze etme çabası gördüğünüzü düşünebilirsiniz fakat yaşadığı dönemde buna ihtiyacı yoktur. Tamamen tiyatro kültürünün estirdiği moda rüzgarını, estetik ve sanatsal yönden takip etmiştir. Yazarın eşcinsel eğilimlerinin kitabına yansıdığını da düşünüyorum. Tabii bakış açınıza göre özellikle bizim kültürümüzde dosta olan ilgi anlamında da algılayabilmek mümkün. Yazarın eşcinsellik meselesi yüzünden hapis yatması, çıktığında bulunduğu ortamda barınamayıp Paris'e gitmesi ve maddi sıkıntılarla boğuşup bir otel odasında ölü bulunması da hayatıyla ilgili aklımızda bulunması gereken bir dipnottur. Kitabın tahlilini yapmaya önce uyandırdığı yankıyı anlatarak başlamak lazım. O kadar etkili bir karakter sunumu ve belki de ilk kez bu sunumun yapılması, psikolojide Dorian Gray Sendromu olarak bir rahatsızlığa adını vermiştir. Kişinin kendi dış görünüşüyle aşırı ilgilenmesi, yaşlanmanın getirdiği fiziksel değişiklikleri sorun etmesiyle ilgili bir sosyo-kültürel fenomendir. Kitap, yazarın sanat anlayışıyla ilgili fikirlerini edebi bir dille veya amiyane tabirle aforizmalarıyla anlatmasıyla başlıyor. Kısaca yazarın sanat anlayışını özetlemem gerekirse sanatın gerçekten uzak bir yerde durduğu ve gerçeğin estetik yönden abartılmış haliyle yansıtılması işi olduğunu savunmuştur. Yazar, Victoria döneminde yaşamanın vermiş olduğu etkiyle dönemin sanat sanat içindir anlayışını sürdürmüştür. Neden sanatı anlatarak kitaba giriş yaptığını düşündüğümde kitabın genelinde üstü kapalı bir şekilde dış görünüş ve sanat eleştirisi olduğu kanısına vardım. Bu yüzden de girizgahta açıklayıcı olmaya önem verdiğini düşünüyorum. Lord Henry ve ressam Basil'in aralarında metaforlar ve karakter tanıtımlarının yapıldığı bir konuşmayla olay örgüsüne giriş yapılıyor. Basil güzele melankoli düzeyinde eğilimli bir sanatçıyken Henry konforuna düşkün ve nihilist bir karakter. Bu iki farklı fikir ve karakter üzerinden güzel bir diyalog okuyarak kitabın çekiciliğine kapılınabilir. Basil portresini çizdiği bir gençten ve Henry'nin onunla tanışıp onu olumsuz etkilemesinden korkmasından bahsederken ana karakterimiz Dorian Gray bulundukları yere geliyor ve karakter bağları kuruluyor. Bu bağların inşasının anlatıldığı süreçte Basil, Dorian Gray’in portresini tamamlayıp ona veriyor. Dorian, bu resme bakıp kendisinin yaşlanıp tükeneceğini ama portrenin bozulmayacağına içerlediği ve keşke benim yerime porte yaşlansa dediği noktada kitabın esas örgüsü oluşuyor. Duası, dileği nasıl adlandırırsak bunu gerçekleşiyor ve kendisi yerine artık resim yaşlanıyor. Buradan sonra olan olay örgüsünü anlatmak kitabın okuma zevkini kaçırabilir. O yüzden kalanını özetlememeyi doğru buluyorum. Kitabın olay akışında aşk ve aşırı ilginin karıştırılabilir duygular olması, ölüm ve öldürmek temaları, ahlaki değişimler ve bu değişimlere kaynak arama çabası noktaları, kişinin kendine olan ilgisi ve meyili noktaları incelikle işleniyor. Kitabın sonunda bulunan Henry ve Dorian Gray arasındaki ikili diyalog tekrar tekrar okunabilecek nitelikte. Ayrıca kitapta tüm karakterlerin birbirinden etkilenmesi ve ölümsüzlük kavramının aşırılığa götüreceğine dair yapılan anlatılar bize önemli felsefi, psikolojik ve sosyolojik bakış açıları sunuyor.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202372,6bin okunma
··
4.886 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.