Gönderi

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli Farkına bile varmadan? Nasıl etmeli de ağlayabilmeli Ayıpsız, Aşikâre, Yağmur misali? Neylersin alışkanlık İçin kan ağlarken yüzün güler Dikilitaş gibi dinelirsin yine. Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer, Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine? 19. Cemal Süreya - 8.10 Vapuru Sesinde ne var biliyor musun Bir bahçenin ortası var Mavi ipek kış çiçeği Sigara içmek için  Üst kata çıkıyorsun Sesinde ne var biliyor musun Uykusuz Türkçe var İşinden memnun değilsin Bu kenti sevmiyorsun Bir adam gazetesini katlar Sesinde ne var biliyor musun  Eski öpüşler var Banyonun buzlu camı Birkaç gün görünmedin Okul şarkıları var Sesinde ne var biliyor musun Ev dağınıklığı var İki de bir elini başına götürüp Rüzgarda dağılan yalnızlığını Düzeltiyorsun Sesinde ne var biliyor musun  Söylemediğin sözcükler var Küçücük şeyler belki Ama günün bu saatinde Anıt gibi dururlar Sesinde ne var biliyor musun Söylenmemiş sözcükler var 18. Gülten Akın - Deli Kızın Türküsü Sana büyük caddelerin birinde rastlasam Elimi uzatsam tutsam götürsem Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak Anlasan Elimi uzatsam tutamasam Olanca sevgimi yalnızlığımı Düşünsem hayır düşünmesem Senin hiç haberin olmasa Senin hiç haberin olmaz ki Başlar biter kendi kendine o türkü Yağmur yağar akasyalar ıslanır Bulutlar uçuşur geceleyin Ben yağmura deli buluta deli Bir büyük oyun yaşamak dediğin Beni ya sevmeli ya öldürmeli Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa Böcekler gibi başlamalı yeniden Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta Yan garipliğine yürek yan Gitti giden 17. Attilâ İlhan - Mahur Beste Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız  O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız  Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız  Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız  O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız  Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı  Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı  Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı  Gittiler akşam olmadan ortalık karardı  Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra  Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara  Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara  Geceler uzar hazırlık sonbahara 16. Can Yücel - Buluşmak Üzere Diyelim yağmura tutuldun bir gün  Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek  Öbür yanda güneş kendi keyfinde  Ne de olsa yaz yağmuru  Pırıl pırıl düşüyor damlalar  Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın  Dar attın kendini karşı evin sundurmasına  İşte o evin kapısında bulacaksın beni   Diyelim için çekti bir sabah vakti  Erkenceden denize gireyim dedin  Kulaç attıkça sen  Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan  Ege denizi bu efendi deniz  Seslenmiyor  Derken bi de dibe dalayım diyorsun  İçine doğdu belki de  İşte çil çil koşuşan balıklar  Lapinalar gümüşler var ya  Eylim eylim salınan yosunlar  Onların arasında bulacaksın beni   Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya  Çakmak çakmak gözleri  Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı  Herkes orda sen de ordasın  Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından  Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim  Özgürlüğe mutluluğa doğru  Her işin başında sevgi diyor  Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili  Bi de başını çeviriyorsun ki  Yanında ben varım 15. Özdemir Asaf - Ben Değildim Bir akşam-üstü pencerenden bakıyordun  Ağır ağır, yollara inen karanlığa.  Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.  Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya...  O geçen ben değildim. Bir gece, yatağında uyuyordun...  Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.  Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,  Ve karanlıklar içindeydi odan...  Seni gören ben değildim.  Ben çok uzaktaydım o zaman,  Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebepsiz ağlamaya.  Artık beni düşünmeye başladığından  Bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya...  Bunu bilen ben değildim. Bir kitap okuyordun dalgın...  İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.  Genç bir adamı öldürdüler romanda.  Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın... O ölen ben değildim... 14. Sezai Karakoç - Mona Rosa Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Ulur aya karşı kirli çakallar, Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa. Mona Rosa bugün bende bir hal var. Yağmur iri iri düşer toprağa, Ulur aya karşı kirli çakallar. Açma pencereni perdeleri çek, Mona Rosa seni görmemeliyim. Bir bakışın ölmem için yetecek. Anla Mona Rosa ben bir deliyim. Açma pencereni perdeleri çek. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi, Bende çıkar güneş aydınlığına. Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi. Seni hatırlatır her zaman bana. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi. Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur. Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, Işıksız ruhumu sallar da durur. Zambaklar en ıssız yerlerde açar. Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi. Ellerinden belli olur bir kadın, Denizin dibinde geziyor gibi. Ellerin, ellerin ve parmakların. Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana, Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar. Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Akşamları gelir incir kuşları, Konarlar bahçemin incirlerine. Kiminin rengi ak kiminin sarı. Ah beni vursalar bir kuş yerine. Akşamları gelir incir kuşları. Ki ben Mona Rosa bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında. Hayatla doldurur bu boş yelkeni. O masum bakışların su kenarında. Ki ben Mona Rosa bulurum seni. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Henüz dinlemedin benden türküler. Benim aşkım uymaz öyle her saza. En güzel şarkıyı bir kurşun söyler. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Artık inan bana muhacir kızı, Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı Alev alev sardı her tarafımı. Artık inan bana muhacir kızı. Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış. Yağmurdan sonra büyürmüş başak. Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kuş tüyüne. Bir tüy ki can verir gülümsesen, Bir tüy ki kapalı geceye güne. Altın bilezikler o kokulu ten. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister, Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 13. Ahmet Haşim - Merdiven Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta... 12. Yahya Kemal Beyatlı - Bir Başka Tepeden Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!                                 Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görülür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. 11. Necip Fazıl Kısakürek - Kaldırımlar  I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;  Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;  Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;  Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor;  Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;  Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;  Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;  Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;  Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!  Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;  Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;  İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;  Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;  Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!  Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;  Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;  Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi... II Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!  Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi, Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın! Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri, Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında. Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;  Onun taşı erimiş, senin kafatasında. İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;  Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;  Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!  Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur... Ne senin anladığın kadar, kaldırımları... III Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der. Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;  Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;  Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan... 10. Turgut Uyar - Göğe Bakma Durağı İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi  Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat  Durma göğe bakalım 9. Ahmed Arif - Ay Karanlık     Maviye     Maviye çalar  gözlerin,     Yangın mavisine     Rüzgarda asi,     Körsem,     Senden gayrısına yoksam,            Bozuksam,     Can benim, düş benim,     Ellere nesi?     Hadi gel,     Ay karanlık...     İtten aç,     Yılandan çıplak,     Vurgun ve bela     Gelip durmuşsam kapına     Var mı ki doymazlığım?     İlle  de ille     Sevmelerim,     Sevmelerim gibisi?     Oturmuş yazıcılar     Fermanım yazar     N'olur gel,     Ay karanlık...     Dört yanım puşt zulası,     Dost yüzlü,     Dost gülücüklü     Cıgaramdan yanar.     Alnım öperler,     Suskun, hayın, çıyansı.     Dört yanım puşt zulası,     Dönerim dönerim çıkmaz.     En leylim  gecede ölesim tutmuş,     Etme gel,     Ay karaanlik 
·
1,467 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.