Küçüklüğümüzden bu yana çizgi filmlerde, dizilerde gördüğümüz o insan üstü dev varlık Frankenstein! Bu gotik romanın ana odağı, benim içimde çoğu zaman ikilikler yaratmıştır. Acaba Frankenstein sadece dev, duygusuz ve ucube bir canavar mı? Yoksa insan olma içgüdüsü kendisine üflenmiş, insan olarak kalmak ve kalbini bulmak için savaş veren, koşulları nedeniyle yalnızlıktan nefret eden bir varlık mı? Bu soruların halen bir cevabı yoktur bende, çok düşündürtür. Ayrıca romanın yazıldığı dönemler sınıflaşmanın ve ırkçılığın yoğun olduğu evrelere denk geldiğinden, Mary Shelley'den bir "değişen, duyguları kendinden sökülerek makineleşen, kalpsizleşen ve canavarlaşan" insan eleştirisi görürüz. Alt metinde bu roman; annesini erken kaybeden yazar Shelley'nin bilinçaltındaki bastırılmış duyguları, arzuları ve korkularıyla yüzleşmesi olarak da görülebilir. Bu konuda metinde derin izlerle karşılaşacaksınız. Roman, Shelley ve eşinin Cenevre'de bir kulübede Lord Byron ve William Polidori ile tatildeyken girilen korku hikayesi yazma iddiasından türemiştir. Romanını kurgulayan Shelley, eşinin yardımıyla eserini bastırır. Böylelikle okurlara kendi gölgesinden anılar eşliğinde gotik ve sürükleyici bir roman sunar. Yalın bir dil kullanılan romanın felsefik özellikler taşıdığını da söylemeliyim, okurken insanlığı sorgulayacağınız pek çok nokta yer alıyor. Kuzey Kutbu’nda keşfe çıkmış olan ve kardeşine gittiği yerlerden mektuplar yollayan Walton, yolculuğu sırasında doktor Frankenstein’la karşılaşır ve doktorun hikayesini günlükler şeklinde okuyucuya aktarır. Romanın ana odağı olan Victor Frankenstein ve yarattığı bir ismi olmamasına rağmen Frankenstein olarak anılan varlık, günlüklerde Walton'un süzgecinden geçerek okuyucularla buluşur. Tıbba çok meraklı olan Viktor Frankestein üniversiteye gider. Burada tanıştığı profesörlerden aldığı ilhamla hastalıklara son verebilmek için insanı yeniden yapmayı, böylelikle de ölümsüzlüğe ulaşmayı istemektedir. Deneyleri sonucunda yaşamın sırrını keşfeder ve bunu üstün bir insan yaratarak kullanmaya karar verir. Çeşitli mezar ve mahzenlerden topladığı ceset parçalarını bir araya getirir. Orantısız ve 2.50 metre boyunda uzun bir varlık yaratan Victor, yaptığından pişman olur ve kaçar. Yaratık ise kendisini yaratanı gayet iyi biliyordur. Kendi insan özelliklerini deneyimlerken sürekli bir aileyi gözlemler. Nihayetinde yalnız olduğunun oldukça farkındadır ve babası Victor'u bulmaya, ondan hesap sormaya ve yalnızlığını giderecek kendi gibi bir eş istemeye gider. Victor bunu reddeder, öfke nöbetine tutulan Frankenstein ise Victor'dan öcünü ailesine zarar vererek almaya başlar. Evliliği de yaratık yüzünden sonlanınca Victor onu öldürmek amacıyla yaratığın peşinden Kuzey Kutbu'na kadar gider. Burada Walton tarafından gemiye alınır, kaptana hikayesini anlatan Victor hayata gözlerini yumar. Yaratık ise babasının ölümü üzerine oldukça üzüntülü ve pişmandır. Kendini yok etmek için bir buz kütlesine atlayarak uzaklaşır. Ölüp ölmediğini ise halen bilmemekteyiz!

Frankenstein ya da Modern PrometheusMary Shelley · Can Yayınları · 201814bin okunma

··

1.408 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Batuhan Babaoğlu