Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Edebiyat
Bence edebiyat, süslü söz söyleme sanatından çok anlam sanatıdır: özelikle televizyonun, sinemanın olmadığı dönemlerde ki, son 3,4 yüzyıldır, roman ve öykü, edebiyatın ana yemeği olmuş, en ziyade onlar sunulmuştur. Belki daha önceleri tiyatro revaçtaydı, bellki de destanlar... Ancak ortaçağdan sonra insanların daha reel olduklarını ya da akla ve mantığa dayalı daha çok eserler ortaya koyduklarını söylemekte bir beis görmüyorum. Bunla beraber insanların farklı mizaçlarda, farklı zevklere sahip oldukları da tartışmasız bir gerçektir. Ama gel gelelim ki, edebiyatçının en önemli özelliği: Evrensel ve ortak olana; herkes tarafından yahut erbabı tarafından anlaşılır metinler ortaya koymaktır. Şayet bir metinde temel kaygı, anlaşılmaktan ziyade anlatımın güzelliği ise bu belki çoğu kişinin zevkine hitap edebilir ama benim edebiyattan beklediğim şey anlatimdan çok anlamdır. Anlam, mantıklı ve tutarlı olandır. Ben yaptım, ben söyledim, oldu, demekle edebiyat olmuyor. Eline kalem alanın şiir yazdığı, şiir kitapları yayınladıklarını görüyoruz. Sözüm ona; şiirin erbabı, üstadı olan, eski zaman şairlerinden biri mezarından çıksa bu duruma sanırım hayret ederdi. Şiir, güzel söz söyleme sanatı değildir çünkü. Şiir, ilimde, bilimde, derinleşmiş kişilerin belki bir kitaba sığacak manaları bir iki satırda sunduğu yazım biçimidir. Şimdiki şairler, benim kulağım iyidir, deyip bağlama çalmayı bir günde icra etmeye kalkan, ancak verdiği rahatsızlıktan habersiz olan kişilerdir. Ha ! Şu da var ki; herkes benimle aynı düşünmek zorunda değil. Ne de olsa kişi kendi ihtiyacına yönelir. Benim ihtiyacım evrensel , anlamlı ve tutarlı olana ulaşmak, başka birinin ihtiyacı sadece zevk almak olabilir. Ama şuna eminim anlam arayan ile zevk arayan uzlaşamazlar. Çünkü biri aklıyla öbürü hisleriyle düşünür.... Bilmem anlatabildim mi? Orhan Aksoy
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.