Gönderi

504 syf.
10/10 puan verdi
Kitap Üzerine....
Türk polisiyesinin önde gelen isimlerinden Ahmet Ümit'le lise yıllarımda 'Beyoğlu Rapsodisi' kitabıyla tanışmış, kalemine ve kurgu dünyasına hayran olup diğer kitaplarını da okumaya başlamıştım. Yazarın eserlerinden Patasana içlerinden en sevdiklerim arasında birinci sırayı alsa da Sultanı Öldürmek, İstanbul Hatırası, Bab-ı Esrar, Kavim, Elveda Güzel Vatanım, Kukla da en az Patasana kadar zevkle, bir solukta okuduğum kitapları arasında yerini almıştı. Ta ki Beyoğlu'nun En Güzel Abisi kitabına kadar. Beyoğlu'nun En Güzel Abisi kitabı yazarda alışık olduğum o samimi dili alıp götürmüş, yerini ticari kaygıyla oluşturulduğunu düşündüğüm bir yapıya büründürmüştü. Sonra uzun zaman Ahmet Ümit kitabı okumadım, içimden okumak da gelmedi. Yazarın, Kayıp Tanrılar Ülkesi kitabını yazmak için Bergama'ya gittiğini öğrendiğimde bile o kitabı okumak için içimde bir heves uyanmadı. Benimki de böyle bir soğumuşluk :) Her neyse Bergama'daki dostlarımın ısrarı üzerine kitabı alıp okumaya başladım. İlk sayfalarda hala önyargılı tavrım devam ederken sayfalar ilerleyip olay aktıkça 'Yaşasın Patasana ayarında bir kitap!' nidalarıyla nihayet kitabı bitirebildim. Pergamon'un yüzyıllarca öncesine dayanan mitolojik tarihi ve hala ayakta kalan tarihi eserleriyle Berlin'de işlenmeye başlayan ama ucu Türkiye'ye dayanan cinayetler silsilesi... Ümit'in diğer kitaplarından farklı olarak olayları çözen konumundaki başkomiser Nevzat değil, Almanya'da doğmuş, aslen Türk kökenli Yıldız Karasu. Tabi Ahmet Ümit, yine de Başkomiser Nevzat ve komiser yardımcısı Ali'ye bu kitapta ihanet etmemiş. Cinayetlerin Türkiye'de nihayet bulmasında bu ikili Yıldız'a yardımcı oluyorlar. Roman karakterine sadakat diye ben buna derim :) Kitabı okurken Bergama'nın o eski arnavut kaldırımlı taşlarını adımladım, Akropol'ün delicesine esen rüzgarında saçlarımın savrulduğunu hissettim, Kozak Yaylasının yılankavi yollarından geçtim, Dünyanın en dik Antik tiyatrosundan aşağıya bakarken o yükseklikte nefesimin kesildiğini duyumsadım, tiyatronun biraz aşağısında bir ağacın gölgesinde yatan, Zeus Altarını Berlin'e kaçıran Carl Humann'ın artık pek belli olmayan mezarını gördüm. Peter'ın, babası Kerem'i öldürmek için kaldığı, bizim kahvaltı keyiflerimizin başında gelen La Bella Otelden çıkışına tanık oldum. Bir kitap daha önce yaşadığınız ve çok sevdiğiniz bir şehri anlatıyorsa özlem gideriyormuşsunuz okurken. Sanırım kitapta en çok da bu durumu sevdim. Polisiye severler bu kitabı okurken zevk alacaklardır derim.
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Kayıp Tanrılar ÜlkesiAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 202320.8k okunma
·
145 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.