Gönderi
Dikkat spoiler içeriyor!!!
Mehmet Rauf’un Eylül adlı romanı en önemli eserlerindendir. Mehmet Rauf, Eylül romanı ile tanınmıştır. Döneminin ilk psikolojik romanı olarak kabul edilmektedir. İlk defa Servet-i Fünun dergisinde 1900-1901 yılları arasında tefrika edilen roman dönemine göre sade bir dil ile yazılmıştır. Eylül romanında öne çıkan özelliklerin başında, olaydan çok roman karakterlerinin düşüncelerine ve hislerine yer verilmesidir. Psikolojik bir roman olduğu için karakterlerin ruh hallerine yer verilerek okuyucuya aktarılmıştır. Eylül romanı eşi tarafından ihmal edilen bir kadının akrabaları olan bir erkekle, ortak zevkleri musiki ile bir araya gelerek ortaya çıkan aşkın psikolojik dalgalanmalarla okuyucuya aktarıldığı bir romandır. Eylül romanını okurken eski İstanbul’un görünüşüne, dönemin kıyafetlerine, yalıda veya bağ evinde yaşamını sürdüren ailelerin hayatlarına tüm ayrıntılarıyla tanık olunmaktadır.
Roman Özeti
Mehmet Rauf’un “Eylül” romanı yasak aşk konusu etrafında işlenmektedir. Süreyya Kalemde memur olarak çalışan otuzlu yaşlarında bir karakterdir. Suat ile beş senedir evlidir. Süreyya’nın anne ve babası, kız kardeşi Hacer, Hacer’in eşi Fatin ile bağ evinde birlikte yaşamaktadırlar. Süreyya bu ortamdan sıkılmıştır, evlerinin Boğaz’da veya Adalarda olmasını; sandalla rahat bir şekilde denize açılabileceği bir yerde yaşamak istemektedir. Suat eşinin bu hayali için babasına mektup yazarak para ister. Bu sayede bir yaz dönemi için Boğaziçi'nden küçük bir ev kiralarlar. Burada çok mutludurlar.
Evlerini Süreyya’nın halasının oğlu aynı zamanda aile dostları Necip sık sık ziyaret etmektedir. Hatta bazı günler evlerinde kaldığı günler de olur. Süreyya Boğaz’daki yalıya taşındıktan sonra eve hiç gelmemektedir. Sürekli denize açılan, balık tutan ve kendi iç dünyasına çekilen biri haline dönüşür. Hatta bazı günler limanda sabahlamaktadır. Necip ise yalıya misafir olarak gelmeye devam eder. Süreyya limanda kaldığı için Suat ve Necip birlikte vakit geçirirler ve bu sayede birbirlerini yakından tanımış olurlar. Necip, Süreyya’nın eşi Suat’a başlarda derin bir saygı hissetmektedir. Fakat bu saygı zamanla büyük bir aşka dönüşmüştür. Suat’a olan aşkını içinde yaşayarak, kimseye anlatamaz. Bir gün Suat’ın eldivenlerinden birini almıştır. Bir süre sonra Necip hastalanmıştır. Hasta sayıklarken yastığının altında Suat’ın eldiveni bulunur. Eldiveni bulan Süreyya’nın kız kardeşi Hacer’dir. Suat, Necip’i ziyarete geldiği zaman Hacer eldiven olayını eldiveni de gösterek anlatır. Suat eldivenini görünce Necip’in ona aşık olduğunu anlar. Suat ise Necip’e karşı kendisinin de duyguları olduğunu anlamaktadır.
Süreyya ve Suat yaz ayı bittiğinde tekrar konağa taşınırlar. Necip’in misafirliğe gittiği bir gece konakta yangın çıkar. Suat evin içinde kalmıştır. Necip onu kurtarmak için eve girer; ancak o sırada tavan çöker ve ikiside hazin bir şekilde yanarak can verirler.
·
279 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.