Gönderi

100 syf.
·
Puan vermedi
Ölümle ilgili inanç temellisinden, eskatolojik yaklaşımla ölümü ele alan birçok kitap okuyabilirsiniz fakat bu kitapta Tolstoy'un ölümle ilgili düşüncelerini bir felsefe olarak bize sunmasıyla karşılaşıyoruz. Hayatın ölümle anlamlı hale gelişini Ivan Ilyiç'in hayatı içerisinde bizlere anlatıyor. Kitabı okumadan önce Tolstoy' un hayatıyla ilgili biraz bilgi vermenin okuyucu için yazarın bakış açısını anlamayı kolaylaştıracağını düşünüyorum. Küçük yaşta ailesini kaybetmiş olmasına rağmen onlardan kalan zenginlikle rahat bir hayat süren Tolstoy kendisi zenginken başkalarının zorluklar çekmesinden rahatsız olan bir vicdani hal içine giriyor. İlerleyen zamanlarda bu hal onun zenginlikten vazgeçmesine sebep olacak. Kendisine ait bir okul kurup eğitim işleriyle uğraşıyor. Sonrasında bir aile kuruyor. On üç çocuğu oluyor ve beşini türlü sebeplerden dolayı kaybediyor. Bir süre sonra fikri bir arayış içine girip bir nevi inziva süreci yaşıyor. Bu süreç sonunda sevgi, din, siyaset, hayat hakkında ciddi anlamda zenginlik yaşayıp denemeler yazıyor. Fikri değişimi ve gelişimi maddi zenginlikten vazgeçip mal varlığını dağıtmasına sebep oluyor. Bu da ailesiyle arasının açılmasını sağlıyor. Bizdeki tasavvuf hayatına benzetebileceğimiz yalın bir hayata geçiş yapıyor. Tanrıya kilise olmadan ulaşma fikriyle ilgili yazılar yazıyor. Bu da Hristiyan anarşizmi olarak görülen düşünce olduğu için kiliseyle arasının açılıp aforoz edilerek dışlanmasına sebep oluyor. Hayatının sonu da bu şekilde yalnızlıkla ölümü bekleyerek geçiyor. Kitabın içeriğine gelirsek Ivan Ilyiç'in ölüm ilanıyla başlıyoruz. Etrafındaki insanların bu ölüm üzerine düşünce dünyalarına geçiş yaparak devam ederken insanların ölümün manevi yanından çok dünyevi hayattaki menfaatlerine etkilerini düşündüklerini görüyoruz. Cenaze merasimi ve orada yaşananlar üzerinden ilk bölümü tamamlıyor kitabımız. İkinci bölüme geçtiğimizde Ivan Ilyiç sığ ve dünya hayatının küstahlığına kapılmış, hedefleri hem tipik hem de maneviyattan yoksun ve bu yüzden ölümle hiç arası olmayan bir karakter olarak tanıtılıyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi bir hayat sürdüren Ivan Ilyiç'in evliliğinde mutsuz, işini gün geçirmek için yapan, tek gerçek zevki arkadaşlarıyla kağıt oynamak olan bir karakter olduğunu görüyoruz. Tolstoy burada bize ölümü düşünmeyen birisinin hayatın anlamını da bilemeyeceği için hayattan zevk almayıp kendini eğlence gibi ölümden kaçma duraklarına saklayacağını anlatıyor. Bununda hayatı boş bir hale getirdiğini ifade ediyor. Ivan Ilyiç ancak hastalandığında bu durumu anlayıp hayatı sorgulamaya başlayabiliyor. Tolstoy'un Ivan Ilyiç için yargıçlık mesleğini seçmesi de anlamlı durumlardan birisi çünkü hastalanıp düşünmeye başladığında Ivan Ilyiç karakteri kendisini de yargılayacak. İnsanın kendisinin yargıcı olabilmesi kolay bir durum değildir. Kitapta bir tek ölüm gerçeğinin farkında olan karakterin Ivan Ilyiç'e ölmeden önce ona bakması için tutulan köylü gencin olduğunu görüyoruz. Burada yazarın sınıflar arasında tespit ettiği bilinç farkı ve köylüye olan inancını görebiliyoruz. Kitabın ana temasının ölüm olduğu kitabın adından da aşikar fakat bununla beraber işlenen diğer temaları da atlamamak gerekiyor. Ölümün reddi, hayatın anlamlandırılması, iki yüzlülük ve kefaret temaları da kitapta önemli derece de yer kaplamış.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,9bin okunma
·
1.638 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.