Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
8/10 puan verdi
Cem Eroğul, kitabın çeşitli baskılarına yazmış olduğu önsözlerde kendisi ve kitap hakkında değerlendirmelerde bulunurken hâkim bakış açısının, benimsemiş olduğu Marksist değerler olduğunu söylüyor. Dönemi ve Demokrat Parti’yi Marksist bakış açısıyla yazdığını söylemesi, metnin anlaşılmasında anlamlı bir zemin meydana getiriyor. Niyetini ve bakış açısını gizlememesi hem akademik hem de ilim ahlakı açısından kıymetli bir davranıştır. Demokrat Parti’nin kurulduğu döneme baktığımız zaman İsmet Paşa’nın düşüncesinde muhalefet partisinin artık tamamen yerleştiğini ve faaliyete geçmesi gerektiğini düşündüğünü görüyoruz. Daha önceki denemelerde ve yaşananlardan hareketle devlet mekanizmasının sağlıklı işlemesi için gerekli olan muhalefet yapısının halk tarafından da şiddetle istendiğini ve beklendiği apaçık ortadadır. Bu dönemde savaş sonrası yeniden kurulmakta olan dünya düzeninin içinde Türkiye’nin alacağı konum bakımından artık bir takım aşamaları halletmiş ve dünya düzeyinde etkili olacak hamlelerin sırası gelmişti. Başta gelen iki unsur olarak siyaset ve ekonominin gerekli müdahaleler neticesinde gelişmesi ile dünya siyasetinde gücünü artırması gereken Türkiye Cumhuriyeti devletinin önündeki ilk basamak muhalefet sistemiydi. Sorumluluklar Türkiye’de yalnızca iktidarın omuzlarında kalmayıp muhalefet ile de paylaşılması gerekiyordu. Çünkü demokrasinin hızla ilerlediği dünya ülkelerinden geri kalan bir devlet yönetimiyle çağa ayak uydurmak ve sağlıklı hareket etmek mümkün olan bir durum değildi. Ülkenin içinde olduğu bunalımlar da zaten bir muhalefet partisinin doğmasına gayet müsaitti. Savaşın topyekûn etkilediği memlekette mevcut iktidarın artık işlevselliğini koruyamaması da muhalefetin sistemli olamayışından kaynaklı bir durumdur. Denetlenemez ve sorgulanamaz yönetimlerin eninde sonunda varacağı nokta çürümektir. İşte Demokrat Parti’nin ortaya çıktığı bu süreçte bu ilkenin doğruluğunu ispatlayan niteliktedir. Ele aldığımız dönem çerçevesinde, CHP içinde durdurulamaz hale gelen muhalefet, toprak reformu tartışmalarının ortaya çıkması, dörtlü takrir süreci, CHP dışında filizlenen muhalefet DP'nin kuruluşunu hazırlayan mühim hadiselerdir. Bahsettiğim hadiseler neticesinde giderek şiddetlenen ayrışmalar ve tartışmalar ile gerçekleşen muhalefetin sistemleşmesi süreci, nihayet partiden ihraç ve istifalar neticesinde 7 Ocak 1946 senesinde DP'nin kurulmasıyla bir süre sakinliğe kavuştu. Partinin kuruluşu büyük bir heyecan ve şevk ile gerçekleşmiş olsa da sistemleşmesi büyük bir ekonomik güce ihtiyaç duyuyordu. Demokrat Parti yöneticileri bu süreçte tüm ümidini kendini destekleyen zenginler ve halka bağlamıştı. Zengin destekçiler ve halkın işbirliği ile Demokrat Parti’nin geleceği garanti altına alınabilirdi. Nitekim Demokrat Parti açıklamış olduğu parti programı ve vaatleri ile büyük bir desteği arkasına alarak maddi olarak da kendisine önemli bir alan açmıştır. Bu gelişmelerden ötürü İsmet İnönü çok geçmeden CHP Kurultayını olağanüstü toplantıya çağırarak acilen yeni kararlar almak zorunda kalmıştır. Demokrat partinin içerdiği programları kendisi hayata geçirmek için harekete geçmiştir. Meydana gelen hareketlilikleri bakarak Demokrat Parti için daha önceki muhalefet partilerine nazaran Cumhuriyet tarihinde ilk kez iktidarı şekillendirmeye muvafık olmuştur diyebiliriz. Bu durum aynı zaman da bir muhalefet partisinin, sağlam ve iradeli duruşuyla neler yapabileceğini de gösteren önemli bir örnektir. Aynı şekilde hükümetin akıl almaz derecede çözüm odaklı ve büyük bir hızla tedbirlere başvurma hali şaşırtıcıdır. DP'nin CHP'nin paltosundan çıkmasına rağmen CHP'yi bu denli köşeye sıkışmışçasına harekete sevk etme gücüne sahip olması, Cumhuriyet tarihi açısından önemli bir gelişmedir. Celal Bayar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes ve Refik Koraltan’ın birlikte kurduğu Demokrat Parti yaklaşan seçimler için olağanüstü gayretlerle hazırlıklara giriştiklerinde ise iktidar olabileceklerine dair güçlü bir zemine sahiptiler. Lakin hükümetin seçimlerde usulsüzlükler yaptığı iddiasında bulunan muhalefet partililer ne yazık ki çabalarının sonucuna ulaşamadılar. Ancak protestolarına asla ara vermediler. Hükümetin sıkıyönetim aracılığıyla baskılarını artırması kontrolü elinde bulundurması ise bir süre daha onlara hayat hakkı tanıyan yegâne güç olmuştu. Demokrat Parti her ne kadar mecliste Recep Toker hükümeti ile büyük sorunlar yaşasa da, demokratik yollardan ayrılmadan protesto yoluyla mücadelelerini sürdürüyorlardı. Yer yer İsmet İnönü'nün müdahaleleriyle çözülen sert ayrışmalar karşısında ispat olundu ki, Demokrat Parti çok beklenen ve istenen muhalefeti dolayısıyla demokrasiyi faal hale getirmiştir. Bu süreçten itibaren artık tek partili rejim düzeni son bularak, çok partili sistemin işaretlerini ve sonuçlarını görmeye başlayacağız. DP'nin kongre sonrası tarihe geçen Hürriyet Misakı isimli belge olarak bilinen uyarı, artık CHP'nin uzun yıllardır sürdüğü tahakkümün muhalefet eliyle kırılacağını gösteren önemli bir belgedir. Artık sürece halkın da dâhil edildiği bir dönemi görüyoruz. Yalnız bu gergin süreçte iktidar ile muhalefet arasındaki şiddetli gerilimin ve kavganın artık bir şekilde aşılması gerekiyordu. Birinden birinin galip gelmesi demek diğerinin muğlak bir sona duçar olması demek iken orta yolun bulunarak siyaset yapılması, demokrasinin iyileştirilmesi anlamına gelecektir. Bu bağlamda İsmet İnönü'nün tarafsızlık ilkesini gözetmekle ve 12 Temmuz Beyannamesi ile de ortalığı sakinleştirmesi önemli bir adımdır. Nitekim bu atılımlar işe yaramış ve şiddetli gerilimler azalmaya başlamıştır. Yalnız bu beyannamenin ileride gerçekleşecek olan büyük sonuçlarından biri de muhalefetin içinde fikir ayrılıklarının meydana gelmesine zemin hazırlamaktır. Ki bir süre sonra muhalefet partisinin içinden bir muhalefet partisi daha çıkmış ve parti içi muhalefetin doğurduğu Millet Partisi'nde Demokrat Parti'den ayrılan isimleri göreceğiz. En dikkat çekici isim ve hadise ise Fevzi Çakmak’ın muhalefete geçmiş olmasıydı. Aşırı tutumları olan Millet Partililerin söylemleri Demokrat Partililer için yenilik yutulur cinsten değildi. Adnan Menderes, Celal Bayar ile Fevzi Çakmak tarafları bu süreçler birbirleri ile şiddetli söyleşmelere girişmeleri bir süre için DP iktidarını zora sokmuştur. En yalın haliyle DP'yi iktidara taşıyan süreci şöyle ifade edebiliriz: "Demokrat Parti'nin doğuşuna yol açan en önemli sebep, Halk Partisi'ne duyulan muhalefetin çok yaygın ve köklü bir hale gelmiş olmasıydı. Bu muhalefet başlıca iki kaynaktan besleniyordu. Bunların birincisi, egemen sınıfların artan iktidar arzusu; ikincisi ise, halkın yaygın bıkkınlığı idi." Demokrat Parti'nin geçmiş muhalefet denemelerine dair tecrübelerini kullanarak, sistemli bir şekilde organize olmasıyla beraber kazandığı iktidarda, ilk iş olarak geçmişle olan hesaplaşmayı gündeme getirmişti. Böylece ilk olarak "Türkçe Ezan" meselesi halledildi. Haliyle artık hükümetin icraatlarına artık azınlık konumunda olan CHP grubu muhalefet etmeye başlamıştı. Lakin Menderes hükümeti çok sistemli ve tedbirleri almakta gecikmeyerek herhangi bir olumsuzluğa karşı gayet dikkatli idiler. Bu sebeple de hareket tarzları sert ve kararlı idi. Demokrat Parti ile beraber Adnan Menderes’in sonuna getirecek olan süreç işte bu sertlikte gizliydi. CHP’nin DP’ye iktidara gelme yolunu açmasına benzetebiliriz bu durumu. Bütün enerjisini CHP ile mücadeleye adayarak, demokrasiden taviz veren yeni hükümet tarihi bir hesaplaşma içerisindeydi. Halkın şaşkınlık yaratan destek ve heyecanını kullanarak sistemli bir şekilde hareket etmek dururken ideolojik sersemlik yaşamaları kendi sonlarına zemin hazırladı. Dış ve iç politikanın yapılandırılmasında karşımıza çıkan bu menfi durum ne yazık ki, memleketin kalkınmasında da büyük engeller oluşturmuştu.
Demokrat Parti
Demokrat PartiCem Eroğul · Yordam Kitap · 201498 okunma
··
872 görüntüleme
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Yakın dönem tarihini doğru değerlendirebilmek için, geçmişi iyi bilmemiz gerekir. DP ve Menderes kendilerine verilen bu fırsatı maalsef doğru değerlendiremedi. Aynı Atatürk CHP ve İnönü'nün yaptığı gibi, Menderes ve şürekası da devleti kendi mülkleri gibi gördüler. Güzel ve doğru değerlendirmeleriniz için teşekkürler. Ve ne yazık ki iktidarların devleti kendi mülkü gibi değerlendirme, yasa ve hukuku bir yük olarak görme anlayışı günümüze kadar da devam etti.
postdelen okurunun profil resmi
3-4-3 sisteminde 6-3-1 dizilimiyle oynuyoruz hocam. Elbette arıza verecek. Kaçınılmaz. 💥
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.