Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hâmid'in Makber'i Üzerine Notlar: Alman Romantizmi İzdüşümü İle
*Dünyaya alışmak ile dünyada mutlu olabilmek arasında aşılması güç bir fark vardır. *Coşkunluk, sevginin taptığı objeye verebileceği en büyük kurban değildir. Çünkü hayatın kaybını hissetmeyiz. *Makber'de ölüm bilinemez(mistik) ile bilinebilir(kanıtlanabilir) olanın birleştiği noktadadır. *Hâmid, Makber'de her an olağanüstü bir şeyin karşısına çıkmasını bekliyordu. Onu hiç birşey şaşırtmamış olmalı, hele kendi çöküşü. *"Ölüm" kelime olarak da Makber'de karakteristik bir vaziyete dönüşmüştür. Bu karakteristik vaziyete dönüşüm, ferdiyetleşmenin imkanını da Makber'e bahş etmiştir. *Alman Romantikleri, tanrısal olana aşk ile (ideal olan) ulaşma çabasındaydılar. Schlegel, Schelling, Novalis, Schiller, Tieck, Frideric her biri tutkulu birer aşıktılar ve her biri Tanrı sorgulamasını ve O'na ulaşmayı aşkları üzerinden yaptılar. Bu durum ise bize yabancı değildir. Şiirimiz, fikir hayatımız, söylemlerimiz, hepsi bu aşkın tasavvurudur ki aşk ile de şekillendirilmiştir. Biz yüzyıllardır bu hal üzerine yaşadık. *Hâmid'de iki sonsuz yapı zaman zaman birbirleriyle yer değiştirir kâh mizacının zengin donanımlı yanının tadını çıkarır, kâh zayıf yanını içinde hisseder. Haklı bir üstünlük duygusu yerini güçsüzlük ve yanlızlık ile değiştirir. Bu değiş tokuş onu doruklarla uçurumlar arasında sallar. Böylece mizacı mizah olarak yorumlar. *Üslubsuzluk her ne kadar defalarca ölüme şahit olsa da kilit noktada ölümün deneyimlenemez oluşu Makber'deki anlatışı yapay bir boyuta taşır ve okurda sansasyonu gerçekleştiremez. Okur, şiirde ölümü bulur; fakat hissedemez. *Makber'de akla karşı bir idiosynkrasie beklemek şüpheli bir tavır olur. Çünkü Hâmid, akla sık sık Makber'in beyitlerinde kesintilerle yer verir. *Alkahest, Hâmid'de ölümdür. *Hâmid, hayatındaki raslantıları daima ilâhi birer mesaj olarak yorumlayan bir şahsiyete sahip. *Alman Romantiklerinden Herder, şiiri düşünceye yani fikre yaklaştırmak istedi.Aynı hamleyi biz şiirimizde Hâmid'de görürüz. Hâmid, şiiri nesre yaklaştırmak ister. *Romantik karakter, tembeldir ve tembelliğe övünür. Fakat Hâmid, bunu aşmayı dener ve "Hazret-i Üstâd" dediği, Namık Kemâl'in metoduna yaklaşmak ister. Hâmid, yalnızca kültürlü bir avarenin ötesinde durmayı ister. *Makber, profondosu olan bir metindir. Bunun amili ise kurucu felsefesidir. Doğanın bir ruhunun olabileceği ölüm ile açık ve seçik hale gelir. Hâmid, Sahra'da sorduğu soruyu Makber'de cevaplar. O'nda doğanın ruhu ideal aşk'ın bedeniyle kendini anlamlandırır. *Makber'de bir fantazmagori dahi mevcuttur. *"Hastalık bireyselleşmenin bir parçasıdır."der Novalis. Hasta insan kendi acısına esir düşen insandır. Acısı bir merkez gibi onu kendine çeker ve bir takıntı gibi sürekli onunla meşgul olunmasını ister. Hastalığın bu bencilliği toplumu düşünmeyi ve toplumsal düşünceyi bir lüks haline getirir. Novalis, Sophie'nin günden güne erimesini izledi, ölümünü bekledi. Doğanın, organizmayı bozmak için saldırgan dış uyarısı biterse ya da daha doğrusu organizma bu uyarıya karşı duyarsız olup aynı zamanda da ona tâbi olmazsa uyarı sönmeye yakın olur; çünkü işte mücadele ve hareket hayatın aslıdır. O hâlde huzur özlemi, ölüm özlemi demektir. Makber'de ise sevgiliye(Fatma hanım) duyulan özlemle huzura duyulan özlem aynı şeyi imler. *Alman Romantikleri, her geri dönüşte İsa'ya sığınır. Novalis için iki büyük anlam sebebi vardır ki bunlar İsa ve Sophie'dir. Hâmid'de bu, Muhammed ve Fatma hanım olarak tezahür eder. *Hâmid, Hint'teki cenneti göremedi, fark edemedi. *Makber'de çölün nihayetsiz vakarı ile ölümün soğuk belirsizliği birleşir. *Hâmid'in dağı parçalanmıştır,dengesi yitmiştir. Nasıl ki dünyanın dengesi dağlardır, Hâmid'in de dengesi Fatma hanımdır. *Makber, uyandırıcı bir kelimedir. *Makber'de merkez aramak saçmalıktır. Çünkü onda ölüm dahi yoktur. Makber, yaşamak uzamından kendi uzamına uzanan bir ayna gibidir.
Abdülhak Hamit Tarhan
Abdülhak Hamit Tarhan
Makber
Makber
·
201 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.