Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

162 syf.
·
Puan vermedi
İslam'ın kaynak metninden daha çok yaşadığı dönemin uygulayıcılarıyla ve zeminiyle ilgilenen bir yazarın bakış açısıyla karşı karşıyayız. Müslümanların İslam'ı algılaması üzerine, yorum ve tespitler yapması açısından çok fazla art niyet sezmediğim oryantalist bir kitap. Orta çağ kavramlaştırmasının bütün coğrafyalar üzerinde nasıl ele alındığı anlatarak başlıyor. Her medeniyette orta çağ denilen kavramın farklı tarih ve olaylarla başladığını ama batı medeniyetinin kendi başlangıcını sabitlemesinin genel geçer kullanımda olduğunu örneklerle anlatıyor. Orta çağ kavramının aşırı din ve dindarlık yüklü olduğu anlayışının İslam adına doğru olmadığını ve bunun sadece sloganlaştırılıp zihinlerde karanlık bir algı oluşturduğunu bizlere aktarmaya çalışıyor. Bunun için kullandığı örneklerden birisi ise orta çağ İslam tıbbı kavramı. İnsanların bu dönemde sağlık konusunda İslami ya da orta çağa ait metotlar kullanmadıklarını fakat sadece destekleyici İslami uygulamaların görünür olup zihinlerimizde yanlış imaj çizdiğini söylüyor. Orta çağ Müslümanlarının şimdi yaşayanlardan daha dindar olduğunu iddia etmenin doğru olmadığını Batı kültürü için söylenen bir tespitin tüm dünya için genelleştirişmesinin yanlış olduğunu ifade ediyor. Aklımda kalan bir diğer önemli vurgusu ise İslam tarihçisinin bilimi, sanatı, edebiyatı, tıbbı vb. alanları orta çağ İslamı bakış açısıyla inceleyip yorumlarını ve çıkarımlarını dindarlık üzerine inşa etmesinin o dönemi tanıma ve anlamada hatalara sebep olduğu konusudur. O dönemin fikir karmaşasına, bilinmezliğe, farklı düşüncelerin birlikte yaşamasına karşı en yumuşak ve kapsayıcı tavrı sergileyip zenginlik olarak gören medeniyetine Batı aydınlanmacılığıyla bakılırsa gerçek özelliklerinin törpüleneceğini aktarıyor. Gizli değersizleştirme adlı bölümde orta çağ kavramının her zaman gerilemeyi, ilerleme karşıtlığını, adaletsizliği, güç budalalığını, gerçek zamandan öte dini bir geri kalmışlık olgusunu çağrıştırdığını gösteriyor. Orta çağ kavramının kullanılmasının farklı medeniyetleri Batı medeniyeti üzerinden tanımlayarak var oluşlarını bağımlı hale getirir. Sonrasında da bütün medeniyetleri kendi gelişim süreçlerine indirgeyip orta çağa dönmekle itham edip moderniteyi yakalamaları için "yardım eli uzatmak" hakkı elde ediyorlar. Bu şekilde modernitenin ulaşılmazlığı ve cezbediciliğiyle ilgili önemli bir algı oluşturulmuştur. Böylece modernitenin sömürgecilik ve soykırımı beraberinde getirerek dünya tarihinin en kanlı yüz yılına sebep olması gerçeği saklanmaktadır. İslami orta çağ söylem kolaylığı olması açısından kullanılsa bile büyük karmaşıkşıklıklara yol açacaktır. Güncel İslam toplumları moderniteyi yaşarken Batı toplumunun izlediği süreçleri izlemeden doğrudan orta çağdan modernliğe geçiş sağladığını düşünüp kendisine rönesans ve reform süreçleri arayacaktır. Bu gelişim süreçlerini aynı görüp yarışma algısına kapılan toplumlar ise Batı'nın hep orta çağı olarak kalacaklardır. Kitabın en önemli bölümlerinden biri ise Batı ve İslam toplumlarını orta çağ üzerine kıyasladığı bölümdür. Bu kıyasları başlıklar halinde kısaca sıralayalım. *ZAMANDAŞLIK Yakın zamanlar da yaşaması açısından benzediği ileri sürülürse o zaman Meksika orta çağı gibi diğer medeniyetlerin de orta çağı olmalıydı. *OKUMA YAZMA Batı orta çağında okuma yazma bilinirliği düşükken İslam orta çağı olarak adlandırılan dönem de okuma yazma yaygınlığını örneklerle anlatmıştır. *HAMAMLAR İslam dünyası antik medeniyetten kalan mimarileride muhafaza ederek temizlik inancın desteğiyle bu kültürü sürdürüp geliştirmesine rağmen Batı için bu söz konusu değildir. *MAKAMLAR Batı da sınıfsal engellerin olduğunu İslam kültüründe sınıfsal ve ırksal engellerin olmadığını örnekleriyle aktarmıştır. *İLK GÜNAH ÖĞRETİSİ İnsanın günahkar olarak doğduğu anlayışı İslam'da yoktur. Batı toplumunda ise bu kilise tarafından sömürülebilir bir unsur olarak hep kullanıldı. *BEN BİLİNCİNİN ORTAYA ÇIKMASI İslam kültüründe günlük yaşama varana kadar kişisel düşünce ve deneyimlerin günlüklere kaydedilmesini örnekleriyle aktarırken Batı medeniyetinde bu durumun olmadığını anlatıyor. *HOŞGÖRÜ Metinsel ispat ve nüfussal örneklerle İslam toplumunda zımmi (Müslüman olmayan) vatandaşlarının rahat bir yaşam süreceğini gösterip Batı toplumunda Hristiyan olmayanların sürekli tehdit olarak görülmesini Yahudi soykırımları üzerinden anlatıyor. Özellikle istisnai ve kişisel ölçekli olayları büyüterek İslam coğrafyasına yakıştırılan yaftaların gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. *AŞK ŞİİRLERİ Batı'da aşıkların ayrılık sebebi olarak şiirler sürekli sınıf farkını öne sürerken İslam kültüründe ailelerin engellemesi öne çıktığını tespit etmiştir. *DOĞA BİLİMLERİ Antik çağdaki gibi yıldızlar, ağaçlar vb. unsurlardan yeni dini inançlar çıkmaması için doğa ile ilgilenmek baskılanmıştır. İslam kültüründe ise bunun aksine doğa bilimlerinin özellikle antik çağdan tercüme edilen metinlerle kendi kültürlerini sentezleyerek geliştirildiğini anlatıyor. *HUKUK Batı medeniyeti adalette ispat ararken ilahi yargı unsurunu kullanmaktadır. Örneğin bir kişinin suçlu olup olmadığına tanrı tarafından karar verilmesi gerektiğini düşünerek ateş ve su benzeri unsurlarla teste tabi tutarak su boğdu, boğmadı, ateş yaktı, yakmadı gibi yöntemler kullanılması. İslam kültüründe ise rasyonel delillerle yargının yapılması anlatılıyor. Şehir hayatı, cinsellik kavramı, kağıt, ulaşım, iletişim, mizah, yabancı düşmanlığı, rakamlar ve sayılar gibi birçok kıyaslama yaparak İslam kültüründe karanlık çağın yaşanmadığını ve bu sebeple rönesans ve reform beklemenin bu toplumu geriletme çabası olduğunu anlatıyor.
Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ?
Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ?Thomas Bauer · Runik Kitap · 2021161 okunma
··
899 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.