“Çin," dedim. Sonra başımla boyunduruğunu işaret ettim. "Bunu nasıl yaptı?"
"Bıktım bu Çin'den. Sürekli Çin. Çin'e mine gitmedin sen. Bizi sevmiyorsun artık. Merdivenden aşağı yuvarladı beni."
Sokağın ortasında duruyordu, başını pencereden içeri sokmuştu. Her zamankinden daha çekici görünüyordu. Boyunduruk şaşırtıcı bir şekilde yakışmıştı ona. Başını bir kaide gibi taşıyordu.”