Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Ocaklar Sönmesin, Hep Tütsün
Osmanlı tarihçileri IV. Murad ve dönemini nasıl yorumlamışlar bilmiyorum ama Gürcü yazar Yusuf Pağava’nın bu konuda kaleme aldıkları okuru düşünceye sevk edecek ve o döneme ışık tutacak nitelikte. Bir edebiyatçı olayları elbette bir tarihçinin bakış açısıyla değerlendiremez. Tarihçiler belki daha çok olaylar üzerinde durup, bunlar arasındaki sebep-sonuç ilişkisini kurmaya çalışsalar da edebiyatçılar bu olayların insan ve toplum üzerindeki yansımalarına odaklanırlar. İki ana bölümden oluşan kitabın ilk bölümü Gürcistan’da geçer. Kitabın geçtiği 17. yüzyılda Gürcistan’ın karşısına iki güçlü devlet çıkmıştır: Doğuda İranlılar, batıda Osmanlılar. Yüzyıllardır bağımsızlıklarına düşkün olan Gürcü halkı için bu iki tehlike kabul edilmez bir gerçektir. Osmanlılar burayı egemenliği altına almak ister. Yalnız burada dikkat çekici bir gerçek önümüzde duvar gibi yükseliyor. Osmanlının fetih politikasında son derece hissedilir bir değişim karşımıza çıkıyor. Halktan Müslüman olmaları, kimliklerini değiştirmeleri istenir. Köy meydanlarına idam sehpaları kurulur, zaten yoksul olan halka daha da ağır vergiler konur ve baskı yoğunlaşır. Bu durum yerel halkta daha büyük kin ve nefrete dönüşür. Haliyle bu uygulamalara halk tepki gösterir ve kendi aralarında örgütlenir. Bu süreçte Osmanlı paşaları Gürcü halktan nüfuz sahibi kişileri kendi çıkarları uğruna kullanmak isterler, tabi her yerde olduğu gibi bu kişiler şahsi menfaat ve çıkar söz konusu olduğundan onlarla kolayca işbirliği içerisine girerler. Burada yerli işbirlikçilerin kendi halkına ihanetini de görüyoruz. Ama şu da tarihi bir gerçektir ki bu gibi kişilerin yaptıkları hiçbir zaman yanlarına kalmamıştır, zaten kitapta da bunu görüyoruz. Halk bir yandan kendi içindeki hainlerle uğraşırken bir yandan da Osmanlı ordusuna karşı gerilla savaşı başlatır. Böylece topyekûn bir mücadele başlamış olur. Kitabın birinci bölümü kitabın arka planında yer aran iki sevgilinin tutuklanıp İstanbul’a getirilmesiyle son buluyor. Kitabın ikinci bölümünde Osmanlı sarayında, Sultan IV. Murad’ın huzurundayız. Bilindiği üzere IV. Murad dönemi yasaklarla ön plana çıkıyor. Yazar burada sultanın kişiliğinden ve ön plana çıkan yanlış uygulamalardan bahsediyor biraz. Belki o dönemi ve padişahı tanımak adına önemli sayılabilecek bilgiler veriyor okura. Esir düşen ana karakterlerden biri Sultan’ın hareminde, diğeri de onun zindanında gözlerini açıyor. Sultan, Eter karakterine ilk görüşte âşık oluyor diyelim. Burada saray içinde dönen birtakım entrika ve tuzaklara da şahit oluyoruz. İki sevgili birbirlerinden habersiz İstanbul’dan kaçmak için yol arasalar da kaderleri farklı şekilde çiziliyor. Yazar tarihi olayları bir tarihçinin yapması gerektiği şekilde objektif anlatmış mı bilmiyorum. Buna tarihçiler karar verecekler. Ama yazar yaşanan kötü olayların Gürcü halkı üzerinde etkisini içten ve samimi bir şekilde dile getirmiş. En azından okura bir duygu vermeyi başarmış. Gürcü edebiyatına dair dilimize çevrilen az sayıda kitaplar arasında bu eserin önemli olduğunu düşünüyorum. Okursanız da pişman olmazsınız.
Sönmeyen Ocak
Sönmeyen OcakYusuf Pağava · Ararat Yayınları · 19773 okunma
·
1.706 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.