Kitabı yıllar önce bir kitapçıda dolanırken görüp, kapak tasarımını ilginç bulup, 6-45 yayınlarından olduğunu da görünce aslında hiç fikrim olmadan almıştım. Nedense elim gitmedi, uzun süre okumadığım kitaplar arasında varlığını sürdürdü kendisi. Ta ki 3 gün öncesine kadar. Ama düşünüyorum da ilk aldığım dönemde okumuş olsaydım şu anda çıkardığım anlamları çıkaramadan okuyup belki de yarım bırakacaktım. Kitaba başladığımda dilini görüp ufak bir şaşkınlık yaşadım diyebilirim. Senaryo okumalarına alışık bir insan olarak roman dili ile senaryo dilinin karıştığı bir anlatım görmek, bazı sayfalarda sahnelerin bir ekrandan izleniyormuş gibi açılarına varıncaya kadar tasvir edilmesi beni şaşırttı. Aslında sonradan öğrendim bu kitabın başta bir film senaryosu olarak yazılıp, filmi yapılamayınca yazarın hiç olmazsa kitap olarak basmak istemesini. Filmi yapılsaydı nasıl olurdu diye düşündüm sonrasında. Tartışmalara yol açan ve zor anlaşılan bu nedenle belirli bir grup tarafından çok sevilip belirli bir grup tarafından fazla cinsellik bulunduğu ve dini tiye aldığı gibi yüzeysel yargılarla yerden yere vurulacağından eminim. Tıpkı kitaba yapıldığı gibi. Kitaptaki cinselliği çok abartılı bulduğumu söyleyemeyeceğim. Evet sonlara doğru bu durum sertleşiyor ama kitabın akışında bunun böyle olması belki de bir gereklilik, özellikle minibüs kısmı; ilk anda dehşete düşürse de o ilk anı atlatıp düşününce yazarın yapmaya çalıştığı şeyi fark ediyor insan. Cem Akaş'ın zeki ve farklı bir yazar olduğu kitapta bunun gibi yakalanan anlarda iyice anlaşılıyor bence. Daha 24 yaşındaymış bu kitabı yazdığında kendisi. Bunu duyunca da ekstra takdirimi kazandı yazar ama sanırım kitapta bazı yerlerin biraz toy hissettirmesi de bu yüzden. Ama genel anlamda kitabın düşüncesini, kurgusunu, akışını, dilini, mantığını beğendim. Yazarın başka kitaplarına da bulaşacağımdan eminim.

7Cem Akaş · Altıkırkbeş Yayınları · 2016574 okunma

·

242 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Duygu Öncel