Gönderi

192 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 hours
Öncelikle şu soruyu sormak istiyorum: Kitap Engereğin Gözü adıyla da yayımlanmış Engereğin Gözündeki Kamaşma adıyla da yayımlanmış. Fark nedir, yoksa neden böyle yayımlanmış? Bilen birinin beni aydınlatması mümkün müdür? Yardımcı olursanız çok sevinirim. Sultan İbrahim dönemini yansıtan bir eser olduğu kabul ediliyor. Şimdi bunu çok detaylı, çok titiz araştırmamız gerekiyor. Çünkü savruk harcamaları olan, halk tarafından kendisine hiddetle yaklaşılan ama aynı zamanda ölümü nedeniyle yas tutulan ve 3 evladı da padişahlık ve halifelik yapan bir padişahtan bahsediyoruz. Kendisi yeterince araştırılmadan bu kıyası kabul etmiyorum ama bu kendi adıma. Bunu neden bu şekilde söylüyorum? Sultan Süleyman için hatırlarsak rezil bir dizi yapıldı. İnsanlar, özellikle bilmeyenler bunu gördüğü gibi kabul etti. Affedersiniz haremden çıkmayan, sürekli kadınlarıyla birlikte olan ve zevk sefa içinde yaşayan biri gibi. Halbuki hasta haliyle savaşa giden ve vefat eden bir padişahtan bahsediyoruz. Bu yüzden uyumsuzluk olabilir, yeniden araştırmalı, ona göre konuşmalı diyorum ve bunu kendim için diyorum. Herkesin fikri kendine. Yeniden kitaba dönelim. Tarihi romanları çok seviyorum. Tarihi romanları da çok sevdiğim için bu alanda yazılanlara bakıyorum. Bu kitabın da tarihi bir roman olması dikkatimi çekti. Etiyopyalı bir hadım ile tahtından edilmiş bir Osmanlı sultanının hikayesine konuk oluyoruz. İkisinin yaşadıkları da psikolojik bir sunum çıkarmış ortaya. Aynı zamanda iktidar üzerinden de bir gönderme yapılıyor. Mevcut olan için konuşmuyorum. 12 yaşında hadım edilerek saraya satılan bir köle var, üzerinde bir hakimiyet ve tabii padişahın hakimiyeti söz konusu. İleride ise hareme kitlenen bir padişah ve köle olarak saraya girip harem ağası olan adam yeniden karşımıza çıktığında bu sefer hakimiyetin kölede olduğunu görüyoruz. İlginç bir gönderme var yani. Hırs ve Tamah konusunda derin göndermeler var. Tabii burada benim kendi kendime sorduğum, kendimi eleştirdiğim, kendimi hem övdüğüm hem de yerdiğim kısımlar oldu. Bir iş yapacağım, bir planım ve fikrim var diyelim. Yahut çok fazla param oldu. Şimdiki durumumdan kat be kat üstün bir duruma geldim diyelim. Nasıl biri olurdum? Daha bir günümüz tabiri kullanırsak havalara girer miydim şeklinde sordum kendime. Ne yapardım acaba şeklinde. Yani yazara çok fazla teşekkür ediyorum. Anlattıklarının yanında çok güzel düşüncelere de sevk ediyor. Kendisine teşekkür ediyorum. Bildiğim bir konuya da değinip son vereceğim yazıma. Sultan İbrahim, deli değildir. Tarihe çamur atanların, tarihinden utananların bir yakıştırmasıdır ve bu şekilde kalması da üzücüdür. Kendisi bir psikonevroz hastasıdır. Maalesef durum budur. Açıkçası bu çok üzücü bir durum. Hele ki tarih kitaplarında bile -özellikle uyduruk olanlarda- hiçbir şey yapmamıştır ve ömrü sarayda geçmiştir şeklindeki geçiştirmeler beni sinirlendirir. Sonuç olarak bu hastalık insanın yaşadığı çevreye uyum sağlayamamasından, hayat tarzını geliştirememesinden kaynaklanıyor. Özellikle yaşanan duygusal çatışmalar, travmalar bunu tetikliyor. Şimdi şunu da düşünelim. Evvela Allah düşmanımın başına bile vermesin diyorum. Asla ama asla ölemediğinizi düşünün çünkü Sultan İbrahim’e olan tam da bu. Kesinlikle ölmüyorsunuz ve ailenizde akrabalarınızda herkesin öldürüldüğünü düşünüyorsunuz. Bu sizi mutlu eder miydi yoksa üzer miydi? Beni mutlu ederdi diyenler acilen tedavi olmalı. İşte bu sürekli ölüm ve yaşadığınız her an her saniye ölümden korkarak, her şeyden korkarak yaşamak çok berbat olmalı. Bunun getirdiği psikoloji ve zihinsel rahatsızlıkları bir hesap edelim. Bir de adama deneme tahtası gibi sürekli ilaçlar ve macunlar vermişler ki o buranın konusu değil. Yani bunu göz önüne alalım ve sadece bu ihtimali düşünelim istiyorum. Hepimizi Allah korusun tabi. İyi okumalar dilerim, güzel bir eserdi..
Engereğin Gözündeki Kamaşma
Engereğin Gözündeki KamaşmaZülfü Livaneli · Remzi Kitabevi · 200916.5k okunma
·
231 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.