Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Büyükleri anarken...
Ali Ulvi Kurucu, 1922 yılında Konya’da doğmuş, Hacıveyiszâde İbrâhim Efendi’nin oğludur. Dedesi Veyis Efendi ve amcası Hacıveyiszâde Mustafa Efendi, “ilim evi” olarak anılan aile ocağının dinî ilimlere hizmetleriyle tanınmış simalarıdır. Cumhuriyet rejiminin dogmatizmine rağmen bir çok alanda irşada devam eden, köklerini Hacı Veyis Efendi'nin,dallarını ise Mustafa Efendi ve İbrahim Efendi'nin oluşturduğu bir irşad ailesi aslında bizi karşılayan.İslam'ın insanlarda böylesine tecessüm ettiğini görmek, hani bize ortaokul sıralarında öğretilen "Anadolu köylüsü Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda cahildi." safsatasını büyük ölçüde yalanlıyor.Okudukça şaşkınlığımın ve hayretimin arttığını esasında insanların cahili oldukları şeyin din aleyhtarlığı yapan rejim olduğunu söyleyebilirim.Harf inkılabı ile birlikte milletin bir gecede hafızasının silindiğini de düşünecek olursak, bir asır önceki müslümanların yaşadığı hezimetlerin çerçevesini çok rahat çizebiliriz. Hürriyet kisvesi altında insanlara asıl hürriyeti vadeden dinin ötekileştirilmesi, Müslüman Türk milletinin tarihine ve kültürüne bu kadar yabancı kılınmaya çalışılması Türk milletine yapılabilecek en kesif zulüm olsa gerektir. Tam da bu noktada Kurucu'nun babası İbrahim Efendi'nin haklı isyanını nazarınıza vermek istiyorum:"Yahu bütün bunlar kimin adına,kimi memnun etmek için yapılıyor?" Harpten muzaffer çıkmış bir millet;tüm çabası dini,ezanı,yazısı,dili,kıyafeti değişmesin diye büyük kıyımlar yaşamış milletin bütün bu çabası niyeydi?Günün sonunda Kur'an'ı Kerim'in okunmasının yasak edilmesi, ezanın türkçeleşmesi için miydi?Düşünmek ve tarihe ibret nazarı ile bakmak gerek.. Kurucu'nun yaşadığı muhit esasında tam bir alim deryasıymış diyebilirim.Başta dedesi,babası ve amcası olmak üzere tanışıp ilim meclislerine dahil olduğu,intisab ettiği öylesine çok insan var ki… İslam'ın mayasını insanlara karmaya devam eden;milleti, dinî ve tarihî dinamiklerine aşina kılmaya çalışan bu güzel insanları okurken tam da Kurucu'nun dediği gibi hissediyorsunuz:"İnsan büyükleri anarken cennetteki gül bahçelerinden geçiyor gibi olur." Yani Konya'yı Konya yapan tek bir Mevlana'nın veya Şems Tebrizi'nin olmadığına kani olabiliriz. Ancak yine de tek partili dönemin alime,ilme camiilere,medreselere yaptıkları kıyımları okudukça da insan içerliyor.Hele ki Veyis Efendi'nin imamı olduğu caminin ot deposuna çevrilip minaresinin kesilmesi yok mu…Tarihteki hangi devlet milletine böylesine zulüm yapmıştır yahut yaptırılmıştır?.. Babası Ali Ulvi Kurucu'nun dini ilimlerde derinleşmesini istediği için Medine'ye hicret ederler.Burada da daha çok yaşadığı, görüşüp tanıştığı feyz aldığı eşraftan bahseden Kurucu iki yıl sonra Ezher'de eğitime başlar.Zaten genel olarak 1. ciltte kendinden pek bahsetmemiş Kurucu.Daha çok yaşadığı ve yetiştiği muhitler üzerinden bir profil çizmemizi istemiş,ilminden ve sohbetinden istifade ettiği şahsiyetlerden bahsetmiş. Ezher'deki yıllarında Mustafa Runyun, Ali Yakup Cenkçiler, Ahmet Davudoğlu, İsmail Ezherli gibi daha sonra dinî ilimler sahasında isim yapacak bir arkadaş grubu arasında yer alır. Aynı zamanda eski şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ve Mehmed İhsan Efendi gibi tanınmış kişilerin yakın çevresinde bulunur, onlardan ders alır, sohbetlerinden yararlanır.Şiire olan ilgi ve alakasını bu yıllarda İhsan Efendi ile birlikte bir hayli geliştirir. Yer yer Mehmed Akif'in İhsan Efendi ile olan anılarından da bahsedildiği son kısımlarda Akif'in sadece fikir sancısı çeken bir dava adamı olmadığını, tüm bunlarla beraber yaşadığı maddi ve ailevi sıkıntılarını da okuyorsunuz. Cumhuriyetin ilanı ile beraber sınır dışı edilen hanedandan Adile ve Cevhere hatunla olan anılar ile son derece yüreğe dokunur cinsten.Cenabı Hak her nimeti elimizden almışken gözyaşımızı da alsaydı, halimiz nice olurdu diyen ve sadece ağlamakla müteselli olan bu hanım sultanlar, bize tarihe yeniden ibret ve insaniyet nazarı ile bakmamız gerektiğini hatırlatıyor.Netice itibari ile Osmanoğullarının yurt dışına sürülüp sefalet içerisinde ölmesi isteyenlerin zihniyeti ile Müslüman Türk milletinin İslamiyet ile bağlarının kopartılıp batıya adapte yaşamasını isteyenlerin zihniyeti aynıydı.. Genel olarak özetleyecek olursak kitabımız, cumhuriyetin ilanı ile beraber seküler hamiler tarafından inşa edilmeye çalışılan modernist toplumun ve tüm bu tebeddüllerin karşısında yer almaya çalışarak İslamiyet'i irşada devam eden ehlullah insanların varlığını, çektiği sıkıntıları çok güzel biçimde anlatmış. Kişisel bir biyografi olduğu kadar cumhuriyet tarihinin ilk yıllarını resmeden bir biyografi olduğunu da söyleyebilirim. Eğer yakın tarihe tanıklık etmiş manevi büyüklerin kültür hafızalarını okumak isterseniz iyi bir başlangıç olabilir. İstifadeli okumalar.. 27.06.2022
Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 1
Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 1M. Ertuğrul Düzdağ · Med Kitap · 20171,172 okunma
··
219 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.